gecenin sesi
müzik güzel şey. hele içine daha da girip hayatın her dakikasını müzikle doldurmaya, anları kulaklıktan/hoparlörden çıkan melodilerle anlamlandırmaya çalışınca daha da güzel. arkadaşlarla takılırken, içerken, sevişirken, uykuya dalarken, yolda giderken... her ana gidecek melodiler var şu hayatta. replikas, her ne kadar "hiçbir şey gece kadar rahatsız etmiyor" dese de sakin bir gece, sessiz bir gece huzurun tam ortasıdır benim için. mark lanegan ile isobel campbell ortaklığının üçüncü ürünü olan "hawk", ikilinin önceki albümleri gibi tam geceye uyacak türden bir albüm. hafif bir esinti, kadehte viski, kulaklarda lanegan'ın şahsına münhasır sesi. daha ne olsun!
kapağına kurban olduğum "hawk"ın 2. sırasında yer alan "you won't let me down again"a ait klibi altta izleyebilirsiniz. içinde yol geçen görüntüleri ölesiye sevdiğimi daha önce söylemiş miydim?
2 yorum:
müziksiz bir yaşam düşünwmiyorum, yolda yürürken bile mırıldanmak güzel :)
müziğin yokluğu düşüncesi, dünyanın yokluğu düşüncesinden bile daha kötü.. müzik heryerde, özellikle içimizde.. biz öyle varlıklarızki hiçbirşey dinlemiyorken bile melodileri sıraya dizip kafamızda ruh halimize uygun müziği yaratabiliriz.. yolda yürürken, sevişirken, kalabalıklarda yalnız kalırken, uykuya dalarken.. bunun rüyalara etki ettiğini düşünüyorum.. bazı sabahlar müthiş bir rüyadan kalktığımı biliyorum.. içinde müzik olan, çıplak ayaklarımla dans ettiğim bir müzikle uyandığımı biliyorum.. duygusu hiçbir şeye değişilmez müziğin.. sevgiliniz terkeder, arkadaşınız, aileniz terkeder ama müzik asla terketmez.. orda olduğunuzu bilir ve hep sizin için çalar..
Yorum Gönder