this is the kit: bristol'dan paris'e

this is the kit, paris'te yaşayan bir ingiliz müzisyen olan kate stables'in müzikal projesi. aslında kendisi hakkında tekrar uzun uzun bahsetmeye gerek yok. blogun düzenli okuyucuları stables'i yaz sonunda albümüne yaptığım kritikten ve paylaştığım videolarından hatırlayacaklardır. o tarihten bu yana kendisiyle bir röportaj gerçekleştirmek imkanlar dahilindeydi fakat benim keyfimi ancak bulabilmem ve yeniden röportaj olaylarına eğilebilmem yılın son günlerine denk geldi. hem böylece kendisinin albümü yayınlanmış ve belli bir konuma erişmiş oldu. yolladığım sorulara jet hızıyla gelen cevaplar ise şöyle.

merhaba kate, yılbaşı gecesi için planların neler?

havai fişek gösterisini izleyebileceğim yüksekçe bir yer bulmayı umuyorum.

okuyucularımızın çoğu belki de ilk kez this is the kit adını duyacaklar. bize biraz kendinden ve bu müzikal projenden bahsedebilir misin?

bir bakalım.. winchester'da büyüdüm ve emily adında bir ikiz kızkardeşim var. bir şeyler yazmaya ve söylemeye ortaokuldayken başladım. 20'li yaşlarımın başnda bristol'e taşındık ve orada rachael dadd ile beraber whalebone polly'i kurduk. bisikletleri ve buharlı trenleri severim.

müziğini neden "this is the kit" adı altında yapmayı tercih ediyorsun?

müzik yapmaya başladığım zamanlar bunun kendi adımdan daha belirsiz olmasını istemiştim, değişebilen bir dış görünüş gibi. bunun yanında enstrumental çalışma yapmaktan zevk alıyordum ve bunun üzerine çalışıyordum. müziğimi de bir solo proje veya grup çalışması olduğuna bakmaksızın kendi adım yerine bir başka isim altında yapmak hoşuma gitti. ayrıca biraz meçhul olmayı seviyorum.

peki ileride bu projenin grup haline gelme durumu var mı?

aslında bugünlerde bir grup olduğumuzu söyleyebilirim. konserden konsere aramıza uygun olan kim olursa katılıyor. genel olarak sahnede yalnız çalmayı tercih etmiyorum.

yeni albümünün "wriggle out the restless" 2 ay önce yayınlandı. yeni albümüne gelen tepkiler ne durumda?

gördüğüm ve duyduğum kadarıyla insanların albümden memnun olduklarını söyleyebilirim. şarkılarım radyolarda da çalınıyor. yani şanslı sayılırız.

yeni albümünde ilkine göre daha fazla enstruman kulanılmış ve bu durumda müziğinde çeşitlilik yaratmış. albümde sana destek olan arkadaşlarının albüme katkısı sadece enstruman çalma anlamında mı oldu? yoksa kendi fikirlerini de müziğine taşıdılar mı?

kesinlikle, onlar bu projeye yüksek kalitede yetenekleriyle beraber kendi fikirlerini de taşıdılar. diğer müzisyenlerle bir araya gelip albüm yapmak harika bir şey. çünkü albüm, insanların karakterleriyle beraber değişikliklere uğruyor. diğer müzisyenlerin katılımıyla bu sürecin zenginleşmesi bir elde edilen sonuçtan daha fazlası sayılır.

bir önceki soruda bahsettiğim gibi albümün soundu hakkında tek bir çizgiden bahsedemeyiz. albümü blogumda yorumlarken "earthquake" için bir trip hop denemesi demiştim. sanırım bu noktada jim barr'ın etkisi de bulunuyor. yanılıyor muyum?

jim kayıtlar esnasında şarkı üzerinde çalışmıştı ancak onun şarkıyı daha trip hop soundunda yapıp yapmadığını bilmiyorum. o kesinlikle şarkının kaydında çok iyi bir iş çıkardı ve diğer müzisyenler de şarkıyı oluştururken elinden geleni yaptı. örneğin neil smith'in gitar performansı çok iyiydi.

"wriggle out the restless" da öncekine göre daha iddialı bir albüm olarak gözüküyor. bu albümden beklentilerin neler?

albümlerimden özel sayılabilecek beklentilere sahip olduğumu sanmıyorum. sadece insanların albümümü beğenmesini umuyorum. bu da bizi ve bağlı olduğum müzik şirketini iflasa sürüklememiş olur.

ilk albümün "krulle bol"un prodüksiyonunu john parish yapmış. nasıl ayarladınız bu olayı?

john parish benim birkaç konserimi izlemişti ve ortak olan müzisyen arkadaşlarımız var. bana kendisiyle beraber bir albüm üzerine çalışmak isteyip istemediğimi sordu. daha sonra beraber italya'ya gittik ve albümü orada iki günde kaydettik. o çok yetenekli bir adam. zeki, insan ilişkilerinde son derece becerikli ve zarif biri. ayrıca zevkli bir kulağa sahip ve insana zaman kaybettirmeyecek kararlar almaya biliyor. john ile beraber albüm üzerine çalışırken ondan çok şey öğrendik.

john parish gibi önemli bir müzik adamıyla çalışmış olmanın heyecan verici olduğu kadar müzikal anlamda katkıları da olmuştur mutlaka. yanılıyor muyum?

aslında bu konuda bir önceki soruyu cevaplarken bazı şeyleri belirtmiştim. yine de bir şeyler ekleyeyim. kendisinin albümüme zarif, sevilir bir hava getirdiğini düşünüyorum. albümün kaydını yapan marco ile o, doğru yeri, soundu ve kaydı yaparken malzemenin tam olarak nasıl kullanılacağını çok iyi biliyor. albümün çoğu canlı kaydedildi ve çok çalmaya da gerek kalmadı. ayrıca john kayıtlarda biraz davul çaldı ve bu çok hoştu.

last.fm istatistiklerine göre en fazla dinlenen şarkılarından biri olan "two wooden spoons" paris'e taşındığın günlerde yazdığın bir parçaymış. bristol'den paris'e taşınman müzikal olarak sana "yeni bir nefes" aldırdı diyebilir miyiz?

genel olarak yer değiştirmek, farklı yerlerde bulunmak bana yazacak bir şeyler bulmakta yardımcı oluyor. "two wooden spoons"ı yazdığım zaman, henüz yeni bir yere gelmiştim ve çok fazla boş zamanım vardı. ancak paris'teki şimdiki yaşantım, çok fazla yazmama izin vermiyor ve bu çok sinir bozucu bir durum. sanırım bu da benim müzik üzerine daha fazla odaklanmayı, daha iyi kararlar almayı ve tercihlerde bulunmayı öğrendiğim anlamına geliyor. son olarak müziğe yeni bir nefes veren ana şeyin sadece temiz havanın kendisi olduğunu düşünüyorum.

youtube'ta şarkılarınıza ait home videoların bulunuyor. blogumda da favori şarkılarımdan olan "birchwood beaker" ve "moon"un videolarını paylaşmış ve bu videoların şarkılarındaki samimiyeti tamamladığımı belirtmiştim. yeni albümden şarkılara bu tür videolar çekmeyi düşünüyor musunuz? ayrıca videolardaki ufaklık çok şirin.

evet, devam edeceğiz. home videolardan başka video yaratacak bir bütçemiz yok. ayrıca video yapmak öğretici bir aktivite. beyninizi yeni yollar üzerinde çalışmasını sağlayarak, yaratıcı olmanızı sağlıyor. öğrenecek bir şeyler olduğu sürece bu işe devam edeceğiz.

son olarak 2010'un en iyi albümlerini seçmeni istesem...

2010'da yayınlanan ve en fazla dinlediğim albümler şu insanlara ait:

* francois and the atlas mountains
* zun zun egui
* eliote and the ritournelles
* the liftmen
* morningstar

sorularım bu kadardı. röportaj için teşekkürler ve yeni albümünle sana iyi şanslar. umarım seni bir gün türkiye'de izleme fırsatı yakalarız.

çok teşekkürler. iyi bir sohbetti. ve evet, türkiye'ye gelmeyi çok isteriz.

röportaj: k.a.
ocak'11

0 yorum: