blindfold: "hayat yolunda savrulan bir cevizkabuğu"

blindfold, bir önceki yazımda bahsettiğim gibi londra'da yaşayan izlandalı bir grup. kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini 2005'te yayınladılar. yeni albümleri "faking dreams" ise mart ayında satışa çıktı. grubun vokalisti biggi'ye ampop dönemlerini pas geçip sadece yeni grubu üzerine sorularımızı yönelttik ve kendisi de tüm samimiyetiyle cevapladı.

öncelikle internet üzerinde hakkınızda çok fazla bilgi yer almıyor. myspace ve çeşitli bloglar üzerinden bilgi edinebildim. gizemli olmayı mı tercih ediyorsunuz? yoksa birer gizli kahraman falan mısınız?

hehehe müziğimizin biraz gizemli olmasına rağmen biz oldukça sıradan insanlarız.

bu satırları okuyacak olanların çoğu hakkınızda bilgi sahibi olmayabilir, belki de blindfold adını ilk kez duymuş olacaklar. sıkıcı bir soru olduğunu biliyorum ancak biraz grup hakkında okurlarımıza bilgi verebilir misiniz?

blindfold, londra'da yaşayan bir izlandalı grup. şu ana dek yayınlanmış 2 albümümüz bulunuyor. aslında blindfold benim solo projemdi ve bu projede çeşitli sanat ortaklıkları ve kısa filmler için müzikler yapıyordum.

yeni albümünüz "faking dreams" kısa bir süre önce yayınlandı. şu sıralar nelerle uğraşıyorsunuz?

şu günlerde konserlere kısa bir ara verdik. londra'ya taşındığımızdan beri fazlasıyla konser verdik. açıkçası aynı parçaları tekrar tekrar çalmak dayanılmaz hale geldi :) ancak dinlenmek için verdiğimiz bu kısa aradan sonra yine konserlere devam edeceğiz. bu konserlerin yabancı ülkelerde olacağını umuyorum.

peki ne kadar süredir londra'dasınız?

yaklaşık 2.5 yıldır londra'dayız.

müziğinize bakıldığında hem izlanda'nın hem de ingiltere'nin etkilerini içerisinde barındırıyor. şarkılarda izlanda'nın ambient müziği ile britanya'nın rock soundu birbirini çok güzel tamamlıyor. peki blindfold olarak yola çıkarken böyle bir sentez yapmak kafanızda var mıydı? yoksa londra'da yaşayan izlandalılar olarak müziğinizde doğal bir gelişim mi oldu?

teşekkürler! "faking dreams"'de hiç synthesizer kullanmadık. elektro gitar ve kullandığımız pedallarla sanki keyboarddan ve synth'ten çıkmışçasına bir sound yarattık. şunu gururla söyleyebilirim ki blindfold yeterli deneyime sahip bir grup ve sytnhs listemizin en üstünde yer almıyor. buna rağmen debut albümümüzde juno 60 analog synth'i bolca kullanmıştım.

"faking dreams"'te yer alan bazı parçalar insanı gülümsetebilirken bazıları ise kalbini acıtabilecek depresiflikte. özellikle parçalar geçtikçe melankoli daha da artıyor gibi. bizi neden böyle karmaşık duygulara sürüklüyorsunuz (:

albümdeki tüm şarkılar birbirinden farklı sayılır. farklı duygulara ve anlamlara sahipler. kimseyi incitmek veya kalbini kırmak gibi maksadımız yok ancak insanların müziğimizi farklı şekillerde algılıyor olmasından oldukça memnunum.

"faking dreams" için övgüyle bahsedilen konulardan birisi de liriklerinizin oldukça sağlam olduğu ve dinleyeni etkisi altına alıyor olması. albümdeki sözler sanki birisine yazılmış gibi? arkasındaki hikaye nedir?

çok teşekkürler! "faking dreams"'te yer alan sözler oldukça kişisel. sözleri yazarken hissettiklerimi olduğu gibi aktardığım zaman insanlara hayatım hakkında ipuçları verdiğimi düşünüyorum. evden uzakta olmanın, aileyi ve arkadaşları arkada bırakmanın verdiği karışık duygular var sözlerimin arka planında. diğer yandan da bazı şarkılarımız ortak şeylere dayalı; uykusuz geceler, kargaşalar, pişmanlıklar, umutlar ve rüyalar.

müziğiniz için post rock etiketini de yapıştırmışlar ancak albümünüz daha çok ambient-akustik janrında. outro olarak görebileceğimiz oldukça uzun parça dışında... siz ne diyorsunuz bu işe? etiketlere takılıyo musunuz?

etiketlere, türlere ve müziğin tanımlarına pek takılmıyorum. ancak demek istediğin tanımın dreamy, atmosferik rock olduğunu sanıyorum. biz sadece müzik yapmanın tadını çıkarıyoruz ve etiketlendirmeyi insanlara bırakıyoruz :)

net üzerinde dolanırken yeni albümünüz hakkında sigur ros ve radiohead benzetmeleri var. tamam, her ikisi de oldukça saygıyı hakeden gruplar ancak çoğu müzisyen veya grup bir başka gruba benzetilmekten pek haz almaz. diğer yandan ise bu gruplar müziğinizi daha önceden dinlememiş insanlara referans olup, sizin şarkılarınıza kulak vermelerini sağlayabiliyor. sizin bu konuya hangi yönden bakıyorsunuz?

radiohead ve sigur ros oldukça özel gruplar. ve onlarla aynı müzikal kategoriye konmak oldukça gurur verici. ben büyük bir radiohead fanıydım ve onlar bana hala çok ilham veriyorlar. ses ve melodilerle deneysel işler yapmayı seven ciddi müzisyenler ve bu bizim ortak özelliğimiz. tabii onlardan esinlenirken, tam olarak onların yaptığı işi yapmadan ve direkt etkileri altında kalmadan kendi özgün işimizi ortaya koymalıyız.

izlanda neredeyse avrupa'nın dışında bulunan ve izole olmuş gibi görünen bir ülke. peki ülkenizin bulunduğu bu izole konum sanatçıları müzik yapım sürecinde nasıl etkiliyor? artıları, eksileri neler?

aslında "faking dreams"'in çoğu ingiltere'de yazıldı ve kaydedildi. bu yüzden de coğrafi etkilerin olduğunu söyleyemem :)

bununla birlikte izlandalı köklerimiz müziğimizi ve soundumuzu doğal olarak etkiliyor. orijinimizin, müziği nasıl yazdığımız ve onu nasıl ifade ettiğimiz üzerindeki etkilerini yadsıyamayız. izlanda çok dinamik bir doğaya, havaya ve insanlara sahip, bu da bir şekilde yolunu bulup müziğe ışık tutuyor :)

sigur ros, "heima"'da izlandalılara konser vermenin garip olduğunu çünkü onların oldukça eleştirel olduğunu söylüyor. blindfold da fırsat buldukça izlanda'da konser veriyor. peki oradaki müzikseverlerin müziğinize karşı olan yaklaşımı nasıl?

aslında blindfold, sadece izlanda'da dışında çalma fırsatı yakaladı. ancak izlandalı dinleyicilerin oldukça zorlu olduğunun farkındayım. yine de sizin şarkılarınızı bilirlerse delirebilirler :)

hep merak ettiğimiz birşey var. izlanda nüfus olarak pek kalabalık değil ancak dünya müziğine şu ana kadar çok sayıda sanatçı ve grup sundu, sunmaya da devam ediyor. ve ortaya koyulan ürünler de gayet kaliteli. nedir bu işin sırrı?

izlanda'nın soğuk havasından kaynaklanıyor. müzik, halkın çoğunluğu için bir iç mekan hobisi ve bu nedenle çoğu insan müzik yapıyor, çünkü başka yapabilecekleri bir şey yok. bu yüzden de çoğu insanın müzik yapıyor olmasındaki temel sebebin izolasyon olduğunu kabul ediyorum.

sorularım bu kadar. umarım bu albümle beklediğiniz başarıyı yakalarsınız ve ileride bir gün türkiye'ye konser için uğrarsınız. eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? takk!

teşekkürler çokça (burayı türkçe yazmaya çalışmış) :) en yakın zamanda türkiye'ye gelip orada çalmak istiyoruz.

sorular: k.a. & öğünç inan
kasım 2009

0 yorum: