seabear: "bir müzisyenin rüyası"

seabear, son dönemlerde izlanda'dan çıkan ve çok dikkat çeken gruplardan biri. ilk olarak sindri már sigfússon'un solo projesi olarak yola çıkan grup daha sonra yeni elemanların katılımıyla büyüdü ve 7 kişilik bir grup haline geldi. debut albümleri "the ghost that carried us away" genel olarak sindri'nin yazdığı şarkılardan oluşuyordu. mart ayında çıkacak olan yeni albümleri "we built fire"da ise ilk defa grubun soundunu dinliyor olacağız. geçtiğimiz cuma akşamı izlanda'da múm ile beraber sahne alan grubun beyni olan sindri'yi bu geçiş döneminde yakaladım ve sorularımı yönelttim.

merhaba sindri, bu röportajı yanıtlamadan önce neler yaptın?

akşamdan kalma olarak uyandım. kız arkadaşım, kızım ve bazı arkadaşlarımızla beraber öğle yemeği yedik. ardından hep beraber ailemin evine pizza yemeye gittik. her pazar orada toplanıp akşam yemeği için pizza yapıyoruz ve yiyoruz.

sin fang bous adı altında bu sene çıkardığın debut albümde tüm enstrumanları tek başına çaldın. seabear da tek başına başladığın bir projeydi. tüm enstrumanları çalabiliyorken, seabear'ı grup haline getirme kararı almandaki nedenler neler?

tüm enstrumanları çok iyi çalamıyorum. ve bir grupla müzik yapmak oldukça farklı bir şey. böyle olunca da müzik tüm bu filtrelerden geçiyor. ayrıca aynı iş üzerinde diğer insanlarla çalışmak oldukça eğlenceli ve yapmaya değer oluyor.

önümüzdeki aylarda çıkaracağın yeni albüm "we built fire"da soundun daha fazla rock olacağını açıkladın. sounddaki bu değişikliğin ardında grubun kalabalıklaşması olduğunu düşünüyorum, yanılıyor muyum?

evet çok doğru. ayrıca turneden sonra pek çok şey değişti.

peki bize biraz yeni albümünüz "we built fire"dan bahsedebilir misin?

tabi ki. bana göre yeni albümümüz biraz daha fazla rock sounduna ve yoğun düzenlemelere sahip. ancak bir albüm üzerinde çok fazla çalıştığın zaman, bir nevi bu şarkıları senin gibi milyon kere dinlememiş insanların gözünden şarkıların nasıl olacağı hakkında bakış açını kaybediyorsun.

yeni albümdeki şarkıların yazımında herkesin katkısı var mı?

şarkıları prova aşamasında ve turdayken hep beraber yazdık.

sin fang bous, bu sonbaharda mum'un açılış grubu olarak usa turnesinde yer aldı. yanılmıyorsam bu amerika'daki ilk turnendi .insanların müziğine tepkileri nasıldı?

çok iyi olduğunu söyleyebilirim. bu tur gerçekten çok hoşuma gitti.

nick cave'in berber koltuğuna oturmaktan pek hoşlanmadığını okumuştum. benim için de o koltuk oldukça sıkıcı. aynı şekilde hastane yatağı da. bir dönem hastanede yatmak zorunda kaldığını biliyorum. ilk albümdeki "hospital bed" o günlere ithafen yazılmış bir şarkı mı?

bu şarkıyı çok uzun zaman önce yazmıştım. dediğin gibi benim hastanedeki deneyimlerime dayanarak yazdığım bir şarkı. hastanede bir dönem yattım ve ardından birkaç yıl boyunca doktorları düzenli olarak gördüm. tüm bu deneyimler de "hospital bed"de yazıya döküldü.

bir röportajında okuduğuma göre müziğe pek erken başlamamışsın. hatta seabear'ın debut albümünün ilk şarkısının ("good morning scarecrow") girişinde kullandığınız çocukluğunuza dair kayıtlarda "ben şarkı söyleyemem" diyormuşsun. şu anda da iki farklı projenin sahibisin ve pek çok dinleyenin var. nasıl oldu tüm bu gelişme?

çok çalıştım ve hiç pes etmedim. hala daha çok çalışıyorum ve bazı günler iş dışında hiç bir şey yapmıyorum diyebilirim. ancak müzisyen olmak benim için büyük bir rüyaydı. ve şuna inanıyorum ki eğer hayal ederseniz bunu gerçekleştirebilirsiniz. sadece çok çalışın ve işlerin iyi gitmediği zamanlarda bile pes etmeyin.

geçtiğimiz aylarda reykjavik'te bir resim sergisi açmışsın. seabear, sin fang bous, görsel sanatlar ve resim. bu kadar projelerin hepsine birden nasıl zaman bulabiliyorsun?

akşamları zamanımı çizim ve resme ayırıyorum ve bundan çok hoşlanıyorum

senin bir tom waits fanı olduğunu duymuştum. peki bir tom waits parçasını coverlamak istesen hangisi olurdu?

aslında tom waits coverı yapmayı şu ana kadar hiç düşünmedim. çok özel bir stili ve sesi var ve bence onun şarkıları coverlamak manasız olur. yine de bir seçim yapacak olsam "alice"i seçerdim.

izlanda müzik piyasası bence çok özel bir piyasa. bu küçük ülkeden pek çok güzel müzik yapan sanatçılar ve gruplar dünya müziğine açılıyor. ülkemizde de izlandik müziği seven insanlar var. peki sizi bu kadar özel kılan, insanların dikkatini size çeken şeyler neler?

pek emin değilim. buradaki müzik piyasası gerçekten de çok iyi. insanların birbirinden esinlenmesi bunun nedenlerinden biri olabilir.

2009 yılının en güzel 5 albümünü seçmeni istesem...

1. fever ray - fever ray
2. dirty projectors - bitte orca
3. grizzly bear - veckatimest
4. anthony and the johnsons - the crying light
5. animal collective - merriweather post pavilion

yeni albümünüzde başarılar diliyorum. umarım albümün ardından ülkemize de gelirsiniz. röportaj için çok teşekkürler.

iyi dileklerin için sana çok teşekkür ediyorum. ayrıca türkiye'de konser vermeyi ben de istiyorum.

www.myspace.com/seabear

sorular: k.a.
aralık 2009

0 yorum: