carriers (2009)

yeni bir salgın hastalık... solunum ve kan yoluyla bulaşıyor. kuzey amerika'yı etkisi altına almış. arkasında ölü bedenler bırakıyor ve her yere yayılıyor. şehirler bomboş... brian, sevgilisi bobby, kardeşi danny ve onun arkadaşı kate bir arabaya atlamış bu salgından kaçmaya çalışıyorlar. akıllarında bir yer var, çocukluklarını geçirdikleri meksika körfezi'nde bir plaj.

geçtiğimiz eylül ayında sinemalarımızda "veba" adı altında gösterime giren "carriers"'ın konusu bu. filmin ana hatlarına bakıldığında danny boyle'nin başımıza sardığı koşan zombielerin bulunduğu "28 days later" ve onun ardılı olan "28 weeks later"'ı hatırlatıyor. ortalığı kasıp kavuran bir virüs, telef olmuş insanlar ve hayalet şehirler. bahsettiğim filmler gibi survival horror türüne dahil olan "carriers"'da karşımıza zombieler çıkmıyor. aslında hastalığa yakalananların zombie gibi bir görüntüsü var ancak ısırma, et yemek gibi alışkanlıkları yok. korkudan daha çok gerilim sınıfına girebilecek olan film, bu 4 karakterin salgından kaçışına odaklanıyor. çoğu canlının yaşamını yitirdiği bir ortamda kendilerine, korunmak adına bazı kurallar koyuyor ve bunları uygulayıp meksika körfezi'ne varmayı amaçlıyorlar. orijinal bir öykü olmasa da insanı kendisine çeken yanları var, özellikle de kuş gribi, domuz gribi gibi yepyeni salgınlarla karşılaştığımız şu dönemlerde... ancak eksikleri de var. örneğin bu 4 genç, aynı arabada yolculuk etmek zorunda kaldıkları, hastalık taşıyan küçük kızdan mikrobu solunum yoluyla kapmıyor. ancak yol üzerinde sığındıkları bir otelde, havuzda cesedi bulunan, koruyucu elbiseye sahip adamın ölüm nedeni, elbisesinin bir yerinde açık olduğu ve mikrobun bu açıktan içeriye sızdığı şeklinde açıklanıyor. film, aynı zamanda içerisinde pek çok ucu açık soruyu barındırıyor. örneğin kamp yaptıkları gece, iki aracın kovalamacasına denk geliyorlar ve kovalanan adamın öldürülüşüne tanık oluyorlar. aynı akıbete uğramamak için de ateşi söndürüyorlar. peki bu kovalayanlar kim? neden kendilerinden kaçanları öldürüyorlar? ayrıca az önce de bahsettiğim otelde rastladıkları koruyucu elbiseli adamlar kim? ne için çalışıyorlar? bu gibi soruların ucu açık bırakılmış. zaten dediğim gibi filmde bu salgına karşı herhangi bir çözümden kesinlikle bahsedilmiyor. biz sadece salgından kaçmaya çalışan dört arkadaşı izliyoruz.

"carriers", ne "28 days later" ve "28 weeks later"'ın ihtişamına sahip ne de bu filmlerin yaşattığı gerilim duygusunu bize verebiliyor. vasatı aşamayan bir film. eğer hala izlemediyseniz pek bir şey kaçırdınız sayılmazsınız.

0 yorum: