0 com

alıntı #4




"şunu iyi bilin ki; gösteriş budalası insanlardan, gösterişli laflardan, gösterişin kendisinden hiç hoşlanmam. bu bir.

kibirden, kendini beğenmişlikten, bütün bu dağları ben yarattım havalarından, süslü kişiliklerden nefret ederim. bu iki.

yalakalardan, yalakalıktan, yalakaca edilmiş laflardan ve davranışlardan da nefret ederim. bu üç.

dördüncüsü. gerçeği, içtenliği ve samimiyeti çok severim. ve dostoyevski'nin dediği gibi gerçeğin her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim. arkadaşlığın  karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm. evet, buna bayılırım.

arkadaşlık, hassaslık ve incelik isteyen bir iştir. öyle kabalığa, özensizliğe, alaycılığa gelmez!"

"yeraltı" - 2011

0 com

lulu gainsbourg

serge gainsbourg, jane birkin ve kısmen de olsa charlotte gainsbourg ile beraber kana karışan melankoli oranını arttıran etmenlere aynı familyadan bir isim daha katıldı: lulu gainsbourg. kendisi serge'in caroline von paulus ile beraberliğinden olan oğlu. geçtiğimiz aylarda babasının şarkılarının kendine ait yorumlarından oluşan bir albüm yayınladı "from gainsbourg to lulu" adını taşıyan. albüm öyle bir çorba ki, tuzunu, biberini atan çok; iggy pop, johnny depp, scarlett johansson, marianne faithfull, rufus wainwright gibi isimler var. hal böyleyken leziz bir albüm olmuş. dinlerken yanına tatlandırıcı bir şeyler ister tabi, şarap gibi, viski gibi.

altta serge gainsbourg'un milyon defa dinlesem bıkmayacağım, 40 yılı deviren konsept albümünün en sevdiğim parçasının yorumu mevcut, tadına bakın:

1 com

alıntı #3

"sana bir hikaye anlatacağım.

uzun zaman önce sokağın sıradan tarafında 22 numarada kalırdım. sokağın karşısındaki evlere bakar; insanların daha mutlu, odalarının daha güneşli, partilerinin daha eğlenceli olduğunu düşünürdüm. aslında onların odaları daha karanlık ve küçüktü. sonra onlar da sokağın karşısına gözlerini diktiler.

çünkü; biz şansı hep sahip olmadığımız şeyler olarak düşünürüz."

"la fille sur le pont" - 1999
0 com

alıntı #2


"tanıdığım birileri vardı. bu iki kişi, birbirlerine aşıktı. kız çok gençti. 17 ya da 18 yaşındaydı sanırım. ve erkek de ondan epey yaşlıydı. biraz hırpani ve asi biriydi. kız ise çok güzeldi, anladın mı? ve birlikte her şeyi bir tür maceraya dönüştürüyorlardı. bu da kızın hoşuna gidiyordu. sadece bakkala gitmek bile onlar için macera doluydu. hep aptalca şeylere gülüyorlardı. çocuk, kızı güldürmeyi seviyordu ve başka hiçbir şey umurlarında değildi. çünkü tek istedikleri birlikte olmaktı. her zaman birlikteydiler."
"paris, texas" - 1984
1 com

rosetta (1999)


"senin adın rosetta,
yeni bir iş buldun,
yeni bir arkadaş edindin,
normal bir yaşantın var,
boşluğa düşmeyeceksin,
iyi geceler."
herkesin iyi kötü bir hikayesi var bu hayatta. bu da rosetta'nın hikayesi. yoksulluk nedeniyle şehrin dışında bir karavan kampında, karavanı yemek - elektrik - su gibi temel ihtiyaçları karşılamak için bedenini başkalarına vermekten çekinmeyen, alkolik bir anneyle beraber paylaşan, tüm bu ahlaki çöküntü içerisinde kendi sınırlarını kaskatı çizen , hem bu sınırları hem de yaşamın ona biçtiği pay nedeniyle tamamen izole olmuş bir şekilde yaşayan ve tüm bu şartların altında yabanileşmiş bir kızdır rosetta. niteliksizdir, işe giremez, işe girse de sistemin açıklarından faydalanan patronlar sayesinde işte tutunamaz, yeteri kadar çalışamadığı için de devlet sigortası da alamaz. dardenne kardeşler, rosetta'nın hikayesini olduğu gibi, herhangi bir duygu sömürüsüne ihtiyaç duymadan anlatmışlar. ecnebiler gibi bitireyim: highly recommended!