0 com

goldmund'dan yeni albüm

kısa bir süre öncesine kadar müzikal çalışmalarını helios adı altında yürüten keith kenniff'in son birkaç yıldır yürüttüğü yeni projesi goldmund önümüzdeki ay yeni meyvesini verecek. "corduroy road", "two point discrimination" ve "the malady of elegance" sonrası 23 ağustos'ta diskografisine "famous places" adını taşıyan albümü ekleyecek olan goldmund önümüzdeki ay albümde yer alan "brown creek" için bir promo videosu yayınlamış. görünüşe bakılırsa kenniff, yine piyanosuyla yaşadığımız günlere bir soundtrack tadında eşlik edecek.

0 com

grinderman - "heathen child" (yeni şarkı)

grinderman'in 6 eylül'de çıkacak single'ı "heathen child"a adını veren parça dün grup tarafından nette paylaşılmıştı. şarkı beklediğim tadda. daha çok ilk albüm ve az biraz da bad seeds'le olan son albüm "dig lazarus dig" ayarında; kirli ve güzel! ayrıca bu albümde de nick cave'in bizi tokat manyağı yapacağının habercisi.

0 com

pazar günü müziği

çoğu kişi pazar gününü sevmez, pazartesiye bağlandığı için. benim için durum farklı, seviyorum bu günü. geç uyanma fırsatı, keyifli sabah kahvaltıları, taşıdığı piknik potansiyeli, evin içinde veya dışarda aylakça takılma lüksü olabilir bana bu güne karşı sempati duymamı sağlayan. belki de senelerce pazar günü çalıştığımdan bu günün keyfine hasret kalmışlığım da bir başka neden olabilir. günün keyfini arttıracak önemli noktalardan birisi de elbette müzik. bu noktada kings of convenience, seabear, múm gibi gruplar ilaç niyetine benim için.

tesadüfün iğne deliği, bu sabah bloglarda takılırken rastladığım the greenland choir de bu ihtiyaca cevap verebilecek türden şarkılar yapan bir grup. saydığım üç gruba da yakın bir çizgide; oldukça sakin vokaller ve buna eşlik eden gitar tonları, piyano, glockenspiel ve melodikadan yayılan melodiler. kısacası insana huzur verebilecek her şey. the greenland choir'in şu ana kadar yayınladığı tek kayıt 2 sene önce çıkardığı 6 parçadan oluşan "we shall indeed turn dizzy then..." ep'si. devamı şu ana kadar neden gelmemiş merak konusu. last.fm, facebook üzerindeki profillerine bakılacak olursa da iyi zevke sahip müzikseverler tarafından keşfedilmeyi bekliyor gibiler. altta richard hunter tarafından çekilen klibi izlemeniz mümkün. ep'de de yer alan "the neptune song part ii"'nin klibinde sevimli bir panda kendi salonunda gidemediği uzayı yaratıyor ve kendi kendine eğleniyor. şarkıya yakışır şirinlikte bir klip. ingiliz grubun diğer şarkılarına kulak vermek içinse myspace adresi bir tık ötenizde: http://www.myspace.com/thegreenlandchoir



0 com

"yeniden sinematek"

yaz sıcağının izmir'i ve haliyle içindekileri kavurduğu şu günlerde vantilatörümün önünde saatlerimi harcamaktayım. şu yaşıma dizi cahili olarak geldiğimi daha önce belirtmiştim, bu günlerde kendimi "dexter"a verdim, bir sezonu 3-4 günde bitirip bir diğerine atlıyorum. diğer dizilere el atacak gibiyim. yaklaşık 3 hafta önce tamir edilen gözlüğümü almak için önceki gün nihayet kendimi sokağa attığımda izmir tarihi havagazı fabrikası'nda gerçekleştirilen sinematek günlerinin bu sene de düzenlendiğini gördüm. sinema klasiklerini elden geçirmek için iyi bir fırsat. henüz tecrübe etme fırsatı bulamadım ancak filmlerin çimlere yayılıp izlendiğini düşünmekteyim; aslında hayal etmekteyim demek daha doğru olur. hele bir de imbat üzerimizden eserse harika olur.

program 14 temmuz'da başlamış, yani 2 haftayı kaçırmış durumdayım. ancak 15 eylül'e kadar devam edecek. etkinliklerin ücretsiz olduğunu hatırlatayım. film programı ise şöyle:

14 temmuz 2010 çarşamba “altına hücum”
21 temmuz 2010 çarşamba “casablanca”
28 temmuz 2010 çarşamba “paris”te bir amerikalı”
04 ağustos 2010 çarşamba “macbeth”
11 ağustos 2010 çarşamba “yaban çilekleri”
18 ağustos 2010 çarşamba “kahraman şerif”
25 ağustos 2010 çarşamba “malta şahini”
01 eylül 2010 çarşamba “şahane macera”
08 eylül 2010 çarşamba “ip”
15 eylül 2010 çarşamba “rıhtımlar üzerinde”
0 com

mutants (2009)

fransız korku sinemasının son yıllardaki... eeee aynı lafları okumaktan gına gelenler için bir temcit pilavı da ben yapmayacağım. film hakkında karalayacaklarıma böylesi bir giriş yapmam da "mutants"'ın diğer örnekler kadar dikkat çekici olduğu anlamına da gelmiyor ne yazık ki. "à l'intérieur", "martyrs", "frontier(s)" sonrası "mutants" tam bir çirkin ördek yavrusu. tabi bu tanım benim için geçerli yoksa siz dışlanan bu yavruyu sevip ekmek parçalarıyla besleyebilirsiniz.

survival korku sınıfına ekleşebileceğimiz "mutants"ta sebebi bilinmeyen ve film boyunca öğrensek de rahatlasak dedirten bir nedenden dolayı bölge halkı mutasyon yaşamakta ve mutant hale gelince diğer insanlara saldırmaktadır. aslında son dönemde önümüze bolca konan infected türü canlılardan pek bir farkı yok bunların. virüsü kapan, sağlıklı insanlara saldırıp onların sağlıklı etlerini mideye indirmekte, virüsü yaymaktadır. hamile olan doktor sonia ve eşi marco ise hayatta kalmaya çalışmaya çabalamaktadır. onları bu ortamdan kurtaracak tek çıkar yol ise askeri üsse sığınmaktır.

filmin klişeden ibaret olan açılış sahnesi daha sonra yaşanacaklara ilişkin fikir vermekte. marco'nun virüsü kapmasından sonra sonia, marco'nun dönüşüme uğramasını engellemeye çalışır ancak başaramaz, yine de çok sever onu. öldürmeye kıyamaz, sevgi pıtırcığı bir mutant elde etmeyi başarır. benim için bir filmi kötü kılan da işte bu noktadır. can yücel, boşuna "bağlanmayacaksın" dememiş arkadaş, öldüreceksin. senin annen, kardeşin, sevgilin, arkadaşın artık her kimse zombieye, mutanta, virüslüye dönüştüyse gözünü kırpmadan uçuracaksın beynini arkadaş. çünkü gaddar olarak adledilen bu dünyada bir yaşam hakkına sahipsin ve bu hakkını böylesi salak romantizme kapılıp harcamamalısın. içimi de döktükten sonra filmin türdeşleri arasında geride kaldığını ancak makyaj ve efektlerin hatrına vakit öldürmek üzere çerez niyetine izlenebileceğini söyleyebilirim. izlemezseniz de çok bir şey kaybetmezsiniz.
0 com

tindersticks yeniden istanbul'da

neredeyse her albüm sonrası istanbul'a uğramayı ihmal etmeyen ingiliz grup, 20-21 eylül tarihlerinde iki gece üst üste babylon'da sahne alacak. grubun web sitesinde yer alan bilgiye göre biletler 13 temmuz'dan itibaren satışa çıkacak. bu sefer bari izleyeyim istiyorum. allta ise son albüm "falling down a mountain"dan ilk öne sürülen parça: "black smoke".

0 com

antony and the johnsons'dan yeni albüm

antony and the johnsons, "swanlights" adını taşıyan yeni stüdyo albümünü ekim'in 4'ünde piyasaya sürüyor. içerisinde 11 parçayı barındıran albümün bir diğer artısı ise özel baskısında 155 sayfalık bir kitabın bulunması. kitapta, vokalist antony hegarty'nin çizimleri, kolajları, yazıları ve fotoğrafları yer alıyor. özel baskıyla ilgili bir diğer önemli ayrıntı ise albümde de yer alan "flétta" adlı parçaya björk ile beraber yapılan düet. ikili daha önce björk'ün an itibarıyla son stüdyo albümü "volta"da "dull flame of desire"ı seslendirmişti. o projeden önce uzun bir zamandır antony ile beraber çalışmak istediğini söyleyen björk'ün bu şarkıya katkılarını şimdiden merak ediyorum doğrusu.

ikinci albüm "i am a bird now"ı yaralayıcı, ardılı "the crying light"ı sadeliğin başyapıtı olarak nitelendirildiği bültende "swanlights" için grubun en geniş çaptaki duygusal çalışması olduğu belirtiliyor. öyle gözüküyor ki sonbaharı hissettiğimiz ilk günlere "swanlights" damgasını vuracak. ayrıca albümün kapağına hasta oldum!