mouse on the keys

geçen zamanın müzik üzerindeki etkileri tartışılmaz. teknolojinin getirdiği avantajların yanı sıra müzisyenlerin kendilerini ve onlara öncülük eden isimleri aşma gayreti, yeni yollara sapma ve özgünlüğü yakalama uğraşı bu farkı yaratan faktörler. farklı yönlere sapma hadisesi ise dün saf halini dilediğimiz bir türü başka türlere ait elemanlarla füzyonlamaktan geçiyor genelde. çıkan ürün kulakları tatmin edebiliyorsa ne ala.

son zamanlarda post rock'ı ambient, elektronik unsurlarla harmanlayan gruplarla haşır neşirim. daha önce adını duymadığım, piyasaya yeni adım atan grupların albümlerini dinlemekle geçiyor vaktim. dinlediklerim arasında daha sonra tekrar ve bolca dinlemek üzere kenara koyduğum albümleri keşfetmek, o müziği yapan müzisyenler kadar beni de mutlu ediyor. bu dönemde rastladığım gruplardan biri de mouse on the keys. adını manidar kılacak şekilde 2 piyano/klavye ve 1 davuldan oluşan bu trio, post rock ile jazz'ı füzyonlamaya gönül vermiş. grubun sayfasındaki bilgilere bakılacak olursa geçmişte jazz, funk, hip hop gibi türlere bulaşmış olan müzisyenlerin bu 3 enstrumanla 90'ların amerikan posthardcore'uyla modern klasik/jazz ve elektronik dans müziği üzerine eğildiğini görüyoruz. geçtiğimiz sene yayınladıkları debut albüm "an anxious object", ilk başta göze garip gelebilecek bu harmanı merak eden bünyeler için güzel bir örnek. altta paylaştığım video ise albümden favorim olan ve diğerlerine göre öne çıkan "spectres de mouse"a ait. farklı tatlar sevenler için birebir!


0 yorum: