0 com

jónsi'den mini film

önümüzdeki hafta yeni albümü "go"yu piyasaya sürecek olan sigur rós frontmani jónsi, albüm için biraz daha fazla para dökeceklere sürpriz hazırlamış. albümün yanında bonus olarak bir de film yer alıyor. dean deblois'in yönetmenliğini yaptığı filmde jónsi'nin yılbaşı gecesi izlanda'da virane bir evde sergilediği performans bulunuyor. grubunun filmi "heima"yı akıllara getiren filmin fragmanını şuradan izleyebilirsiniz.
0 com

"bana william deyin" izmir tiyatro günleri’nde

bizim tiyatro, prof.dr.özdemir nutku’nun yazıp-yönettiği, zafer diper’in oyuncu-oscar’ı oynadığı, bana william deyin adlı oyunu izmir büyükşehir belediyesi tiyatro günleri kapsamında izmir sanat-büyük salon’da (0232 483 56 52 - 0232 483 63 34) şu günlerde sergileyecek: 31 mart çarşamba 20.30, 01 nisan perşembe 20.30, 02 nisan cuma 20.30…

oyunun dramaturgluğunu prof.dr.hülya nutku üstleniyor. oyunun dekor ve giysisi ise doç.dr.selda kulluk yerdelen’e ait…

bana william deyin; shakespeare hayranı, istediği rollere bir türlü kavuşamamış bir oyuncunun(oscar’ın) bir vodvil sonrası unutulduğu tiyatronun soyunma odasında; düş ve gerçek arasında, shakespeare metinlerinden bölümler oynaması-yorumlaması üzerine kurulu… geçmişte bir sirkte palyaçoluk yapan oscar, “palyaçolar güldürür, soytarılar doğruyu söyler” savından hareketle, ilerlemiş yaşına karşın-ve unutamadığı aşkı lisa’nın da yaşantısına kattığı çağrışımlarla shakespeare rollerini (özellikle soytarılarını) oynama tutkusu içinde, kendi kendine büyük ustadan kimi sahneleri canlandırmakta, ona sığınmaktadır bir bakıma.. bu yalnız adamın dramı; yaşamda da, tiyatroda da istemediği rollerin oyuncusu olma durumudur. oscar, acaba isteğine kavuşabilecek mi? sorunun yanıtını, tek kişilik oyunlarıyla da (yargı, ölüm uykudaydı, özkıyım) tiyatroda uzun soluklu bir oyunculuk sergileyen zafer diper sunuyor.” hülya nutku
0 com

gogol bordello'dan beleş şarkı

kerhanelerin en eğlencelisi gogol bordello, önümüzdeki ay yayınlayacağı yeni albümü "trans-continental hustle"ın açılış parçası olan "pala tute"yi gün itibarıyla web-siteleri üzerinden beleş paylaşıma açtı. kulak vermek için şuraya bir tık, sonra e-mail adresinize şarkıyı indirebileceğiniz link düşecek.

şarkıyı dinlediğinizde nakarat bir yerlerden tanıdık gelecektir. nereden mi? 2007 yılında düzenlenen live earth etkinliklerinde madonna sahneye eugene hütz ile sergey ryabtsev'i davet etmişti. "la isla bonita" yorumunu hütz ile ryabtsev ikilisi kısa bir parçaya bağlamıştı. işte o kısa bölüm, elden geçirilmiş bir şekilde yeniden karşımızda.
0 com

28. izmir tiyatro günleri programı

izmir'de ilkbaharın kemikleşmiş etkinliklerinden olan izmir tiyatro günleri'nin bu sene 28.cisi düzenleniyor. 27 mart - 10 nisan 2010 tarihleri arasında düzenlenecek etkinliklerin biletleri tükenmeye yakınmış, eli çabuk tutmakta fayda var. etkinliğin programı ise şöyle:

(büyük boyutta görmek için üzerine tık)
2 com

başka dilde aşk (2009)

son dönemde başarılı bulduğum filmlerden ikisi; "uzak ihtimal" ve "başka dilde aşk". aslında her ikisinin konuları özdeş olmasa da çıkış noktası ortak: iletişim. mahmut fazıl coşkun'un "uzak ihtimal"inde istanbul'a yeni atanan bir müezzinin kendisine verilen apartman dairesinde komşusu olan, farklı bir dinin mensubu clara'ya olan ilgisini bir ilişkiye çeviremeyişini, yani iletişimsizlik sayesinde direkten dönen bir ilişkiyi izlemiştik. yönetmenliğini ilksen başarır'ın yaptığı "başka dilde aşk"ta ise iletişim konusunda sıkıntı yaşayabilecek bir çiftin bu durumu aşıp birbirine bağlanmalarını izliyoruz.

bir call center'da çalışan, işinin verdiği stresin yanı sıra yakın dönemde aşk yaşadığı şefinin baskısı altında olan zeynep ile grafik tasarım bölümünü bitiren ancak sağır olduğundan dolayı o alanda iş bulamayan, kütüphanede çalışan bir yandan da kürek sporu ile ilgilenen onur, ortak arkadaşlarının nişan partisinde karşılaşırlar. beklentilerimin aksine aralarındaki ilişki çabuk gelişir ve gecenin bitiminde ikisini aynı yatakta buluruz. onur'un kısıtlı oluşu, zeynep'e ilişki yaşama konusunda engel olmaz ve yeni bir sayfa açar.

filmin adı içerisinde her ne kadar "aşk" sözcüğü geçse de ilk başta da belirttiğim gibi filmin kilit noktası iletişim. gün boyunca iş yerinde cevapladığı telefon konuşmalarından ve şefinin kendisine olan baskılarında gerilimli dakikalar yaşayan zeynep için onur'un evi fırtınalardan uzak bir limandır. ve kendisi bu limana sığınırken geçmiş yaşantısındaki çoğu alışkanlığından vazgeçerek kendisini onur'a adama noktasına gelir. ancak tanıdığı ilk dakikalarda "hayatımın erkeği" olarak nitelediği onur, sahip olamadığı siniriyle ilişkide gel-gitler yaratır.

filmde onur ile zeynep'in ilişkisi, call center çalışanlarının haklarını arama mücadelesi, onur'un ev sahibi olan iki kardeşin yaşadığı trajedi gibi yan hikayelerle beslenmeye çalışılmış. ancak her ikisi de çok zayıf kalmış. özellikle sistemin hak sahibi olmayan çalışanlar üzerindeki politikası, sürekli gözümüze sokulan "bugün satış için ne yaptın" cümlesi ve biraz yapay kalan protesto sahneleri yerine daha çarpıcı bir şekilde sunulabilse her yönden güçlü bir yapıtla karşılaşacaktık, ki bu kadarı bile iyiyken.