paths of glory (1957)

dikkat! yazının tümü fena halde spoiler içerir.

stanley kubrick'in 50 yılı çoktan deviren filmi "paths of glory" hayatımızdan 1'23" alan ancak karşılığını fazlasıyla veren bir yapıttır. 1. dünya savaşı esnasında fransa ile almanya belli bir hat üzerinde savaşmış, bu hatta verilen uzun mücadelelerde ise her iki taraf da istediğini elde edemediği gibi birkaç kilometrekarelik toprağı kazanma uğruna binlerce insan kaybetmiştir. film de bu tarihsel bilgiyle açılıyor ve odak noktasını fransa ile almanya'nın çarpıştığı daha doğrusu insan öğüttüğü bu cepheye çeviriyor.

kubrick, 78 dakika boyunca ordu içerisindeki kopuklukları, rütbe kazanabilmek için yapılan çılgınlıkları, ve komutanların hırsları uğruna harcadıkları insan hayatlarını gözler önüne serer. fransız komutanın omzunun üzerine bir yıldız daha ekleyebilmek için alelacele hazırladığı saldırı planını başarısız olur, zaten o anki şartlarda başarının yakalanması sürprizdir. elbette başarısızlığın faturası birilerine kesilecektir. ve bu fatura da fillere değil, üzerinde tepiştikleri çimlere ait olacaktır. bu noktada oyununun en önemli piyonunu ileri sürer kubrick, kirk douglas'ın canlandırdığı albay dax. albay, adaletten uzak, rütbelilerin etkisi altında karar veren askeri mahkemelerin halini bize sunduktan sonra üstleri arasındaki çıkar ilişkilerine çomağını sokara devranın tersine dönmesini sağlar.

kubrick'in militarizme olan eleştirilerinin fazlasıyla hissedildiği bu bölümden sonra son 5 dakikada izleyeni daha büyük bir sürpriz beklemektedir; çünkü kubrick, esas tokadı sona saklamıştır. arkadaşlarının haksız idamlarından sonra geride kalan erlerin moralini düzeltmek için bir eğlence tertiplenmiştir. eğlencede sahneye bir alman kızı çıkarılır ve fransız askerler aylardır kadınsız olmanın verdiği iştahla, savaştıkları milletten olan bu kıza adeta bir yiyecek gibi bakar. bu atmosferde ezilen alman kızı çekinerek başlar şarkısına. o asker türküsünü söyledikçe ona aşağılayıcı bakışlar atan gözler buğulanmaya başlar yavaşça ve sonra yaşlar süzülür gözlerden. dillerden ise şarkının ezgileri dökülmeye başlar. rütbelilerin bir savaş makinesi haline dönüştürdüğü bedenler, insan olduklarının farkına varır.

0 yorum: