american horror story
"breaking bad"in 4. sezonunun geçtiğimiz hafta sonlanması bende büyük bir boşluk doğurdu. gerçi amc'nin aynı akşamı "the walking dead" ile devam ettiriyor oluşu ve üzerine "dexter"ın yeni sezonunun başlamış olması beni tatmin etse de diğer günler için izleyecek yeni dizi arayışında iki isim karşıma çıkmıştı. biri "american horror story" diğeri ise "terra nova". "terra nova"nın ilk 3 bölümünü izleyip pek keyif alamayınca elde tek kalan bu korku dizimiz oldu. böylece hem yeni bir dizi kazanıp boşluğu doldurmuş hem de korku adına nitelikli bir ürün izliyor oldum.
şu sıralar daha çok vampirler üzerine dönen korku dizilerinden pek hoşlanmıyorum. ki bunların arasından bir tek "true blood"ı izliyorum, o da daha çok sevgili hatrına. her bölümde bir olay yansıtılan ve bölüm sonunda çözülen dizi türünü de pek sevmiyorum. bu yüzden "supernatural", "house", "lie to me" gibi dizileri de takibimden kısa bir süre sonra çıkarttım. olayın zombie boyutuna bakarsak, benim bildiğim, elde bir tek "the walking dead" var ki her bölümü iple çeker vaziyetteyim. onda da zombie istilasından ziyade, hayatta kalmaya çalışan grubun arasındaki ilişkilere odaklanılıyor (özellikle bu hafta yayınlanan ilk bölümdeki son yarım saat ne demek istediğime örnektir). "american horror story"nin bu döneme denk gelip bu anlamda bir boşluğu dolduruyor oluşu da güzel.
"american horror story", temel olarak lanetli ev konsepti üzerine kurulu. ancak tamamıyla bu konsepte bağlı kalmıyor, hafiften korkunun diğer alt türlerine de bulaşıyor. (genel olarak psikolojik, 2. bölümüyle de slasher gibi). ilk iki bölümüyle dağınık bir kurguya sahip olan ve parçaları bölüm geçtikçe birleştirecekmiş gibi duruyor. süresi boyunca izleyene verdiği rahatsızlık tatmin edici boyutta olan dizi bence güzel bir başlangıç yaptı. umarım devamı da gelir.
0 yorum:
Yorum Gönder