0 com

pazar güzellemesi

0 com

dexter

minik harrison'ın anaokul seçimi, brother sam'in vaazları, kutsal kitaptaki olayların sahnelenip önümüze konulmasıyla yoğun bir din temalı sezon izlemekteyiz. ki işin renginin böyle olacağı sezon posterinden belliydi. belli bir şablonu olan ve her sene aynı şablonun ısıtılıp ısıtılıp önümüze konduğu dizide, sezonun en heyecan veren yanı işlenen cinayetlerin sanatsallığı. ikili dex'in masasına yatana kadar (tabi ezber bozulmazsa) her bölüm güzel cinayetler izleyecek gibiyiz.
0 com

alıntı #1



"ne düşündüğünü biliyorum. acaba beş kez mi ateş ettim, altı mı? doğrusunu söylemek gerekirse bu kargaşada ben de hesabı şaşırdım. ama şimdi, bu kırkdörtlük bir magnum, dünyanın en güçlü tabancası ve rahatlıkla senin kafanı uçurabilir. kendine sor 'bugün kendimi şanslı hissediyor muyum?' diye. ha, kendini şanslı hissediyor musun?"

clint eastwood, "dirty harry" - 1971
0 com

iki kalas bir heves


"iki kalas bir heves", emine algan'ın erol günaydın ile yaptığı söyleşilerden oluşan bir kitap. meslekteki 50. yılını çoktan deviren usta oyuncunun yaşamı hakkında detaylara sahip kitap, günaydın'ın trabzon'daki yıllarından açılıyor. babasının okul çağındaki çocuklarının daha iyi bir eğitim görmeleri adına istanbul'a gelişleri, istanbul'da galatasaray lisesi günleri, lisedeki tiyatro temsillerinden profosyonel tiyatroya adım atışı girişi oluşturuyor. 2007 yılında hazırlanan kitapta o yıla kadar ait dönem içermekte ancak ağırlık, günaydın'ın en çok aktif olduğu dönemler olan 60 ve 70li yıllara verilmiş. ki böylesine usta ve yaşamı dolu geçmiş bir oyuncunun hayatını 441 sayfaya sığdırmak oldukça çok zor olur. kitapta erol günaydın hakkındaki bolca detayın yanı sıra türk tiyatrosu (gelişimi, duraklayışı gibi), dönemin oyuncuları hakkında başka bir yerde rastlayamayacağımız bilgilere -hem de ilk ağızdan- sahip oluyoruz. bu bakımından sadece bir biyografi olarak değil, türk tiyatrosuna dair bilgi kaynağı olarak da kabul edebiliriz "iki kalas bir heves"i. daha önce ferhan şensoy'un "kalemimin sapını gülle donattım"ına hayran kalmıştım, bu kitaba da aynı şekilde hayranlık besledim.

"iki kalas bir heves: erol günaydın kitabı" - emine algan, t. iş bankası kültür yayınları, 2007
0 com

drive (2011)


bundan henüz 3 ay öncesinde şehir içi trafiği dersleri aldığım zamanlar aklıma geliyor. bir panik, bir heyecan. daha kurs yerine giderken panik atak geçirir gibi hızlı hızlı nefes alışlarım, içime giren ve iç organlarımı bastıran koca sıkıntılar. bir yandan da kafamda ders esnasında hangi vitese ne zaman geçeceğim, sokağa dönerken pedallarla ne yapmam gerektiğini kuruşlarım ve direksiyon başına geçtiğimde bu kurguları gerçeğe dökemeyişlerim ve "yok, olmayacak bu iş. kullanmayacağım araba" diye vazgeçişlerim, hemen akabinde otobüse mahkum olmaktan nefret ettiğimin akla gelişi ve pes etmeyişlerim. bıyık altından altından gülüyorum şimdi bunlara. artık yollarda rahat rahat fink atar, hatta hiç nedensiz kendime güvenip saçmasapan hareketler yapar haldeyim. o zamanlar 40'la giderken, "aman aman çok hızlı gidiyoruz" diyerek frene davranışlarımın, "uzun yolda bile hız yapmam, 90'ı geçmem" diye kendi kendime verdiğim sözlerin yerinde yeller esiyor.


donuk bakışlı kahramanımız bu hallerimi görseydi o soğuk yüzünde nadiren beliren gülümsemelerinden birini de bana atardı sanırım. kendisi usta şöför. filmlerde sürücülük yapıyor, yeteneklerinden nimetlenilen bir tamirhanede ustasına yardımcı oluyor, geriye kalan zamanlarında ise karanlık sulara dalıp yeraltı dünyası adına çalışıyor. ki burada son söylediğime, filmin daha açılışında tanık oluyoruz. soyguna karışan hırsızları, kendi kafasında kurduğu plana sadık kalarak, yavaş ancak kararlı bir şekilde taşıyor. benzer konulu çoğu filmin aksine aksiyon öğelerinden olabildiğince az yararlanılan bu açılış, bir anlamda filmin karakteristiğini ortaya koyuyor: soğuk bir atmosfer, emin adımlar, kararlı yürüyüş.

james sallis'in romanından uyarlanan "drive", suç dünyasının içinde olan ve bu dünyadan etkilenen karakterleri, neredeyse filmin tamamında sürücünün donuk ifadesini tamamlayacak türden müzikleriyle soğuk bir film. ki bu da çoğu aksiyon filmseverin bu filmden beklediğini bulamayıp, filmi kötülemesine yol açıyor. eğer bu durum aşılabilirse görüntülerin güzelliği, anlatımının yalınlığı, aralara serpiştirilen synth-pop şarkıları ve barındırdığı 80ler ruhuyla sıkı bir film.