0 com

altın palmiye

bu sene 13-24 mayıs tarihleri arasında düzenlenecek olan 62. cannes film festivali'nde "altın palmiye"nin sahibini seçecek jüri ile yarışanlar belli oldu. türk sineması'nın ustalarından nuri bilge ceylan'ında aralarında bulunduğu jüri, isabelle huppert, asia argento, lee chang-dong, james gray, ingiliz yazar hanif kureishi, shu qi ve robin wright penn'den oluşuyor. adaylar ise aşağıdaki gibi:

01. pedro almodovar - les etreintes brisées
02. andrea arnold - fish tank
03. jacques audiard - un prophète
04. marco bellocchio - vincere
05. jane campion - bright star
06. xavier giannoli - a l'origine
07. isabel coixet - map of the sounds of tokyo
08. michael haneke - the white ribbon
09. ang lee - taking woodstock
10. ken loach - looking for eric
11. lou ye - spring fever
12. brillante mendoza - kinatay
13. gaspar noe - soudain le vide
14. park chan-wook - bak-jwi
15. alain resnais - les herbes folles
16. elia suleiman - the time that remains
17. quentin tarantino - inglourious basterds
18. johnnie to - vengeance
19. tsai ming-liang - face
20. lars von trier - antichrist
0 com

shane acker'dan "9"

yapımcılığını tim burton ve timur bekmambetov'ın üstlendiği, yönetmenliğini shane acker'ın yaptığı animasyon filmi "9", eylülde vizyona girecek. elijah wood, jennifer connely, christopher plummer, martin landau, john c. reilly ve crispin glover'ın seslendireceği animasyon, kıyamet sonrasındaki dünyayı konu edinmiş. çekimleri devam eden filmi merakla bekliyoruz.
0 com

gondry ve oğlundan "megalomania"

"eternal sunshine of the spotless mind", "la science des rêves" ve "be kind rewind"ın senarist ve yönetmeni michel gondry, oğlu paul ile beraber bir animasyon üzerinde çalışıyor. megalomania isimli animasyonun senaryosu çizgi roman ustası dan clowes tarafından yazılacak. enerjisini saçlarından alacak insanların anlatıldığı filmin ses kadrosuna katılan ilk isim steve buscemi olarak belirlenmiş. gondry harikasını merakla bekliyoruz.
2 com

splinter (2008)

geçtiğimiz haftalarda gösterime girmişti film yurdum sinemalarında. ilk bakışta pek çekici gelmediği için arka plana attım ve yeni izledim. şu ana kadar portföyünde yönetmenlikten ziyade görsel efektler üzerine çalışmış olduğu görülen toby wilkins'in yönetmenliğini yaptığı "splinter"'ın senaryosu kai barry ile ian shorr'un elinden çıkma. düşük bir bütçeye sahip olan filmde shea whigham, paulo costanzo, jill wagner, rachel kerbs rol alıyor.

biyoloji dalında doktora yapan, kafası kitaplara gömülü olduğundan günlük hayattaki işlere ait detaylardan bihaber olan seth ile güzel sevgilisi polly tanışma yıldönümlerini kutlamak üzere doğaya açılırlar ve ormanda, yıldızların altında kamp yapmak isterler. daha doğrusu polly bunu ister, seth ise kapağı bir otele atıp rahatına bakmak istemektedir. kamp yapacakları yere doğru arabayla yol alırlarken o esnada bir benzin istasyonunda görevli çalışan adam ormandan gelen kirpimsi bir yaratığın saldırısına maruz kalır ve nalları diker. genç çiftimiz ise çimlerin üzerine çadırı kurmaya çalışmaktadır. seth gene beceriksizliğini konuşturur ve çadırı yırtar. diğer seçenekleri olan otele gitmek üzere yola çıkarlar. yolda yine kendileri gibi bir çifte rastlarlar. ancak bu çift öyle sıradan değildir. erkek olanı polis tarafından aranan bir suçludur ve sevgilisiyle beraber amerikan filmlerinin klasiği olarak meksika sınırını geçmeye çalışmaktadır. azılı suçlu olan dennis genç çiftin arabasına el koyar ve onları da rehin olarak alır. hep beraber yol alırlarken pompacının ölümüne neden olan yaratıklardan birisini ezerler ve tehlike çanları ufaktan çalmaya başlar. benzinin bitmesi üzerine istasyona girdiklerinde ise belaya bulaşmış olurlar. insanlara bulaşan ve onları öldürüp kanıyla beslenerek güçlenen virüs içerisinde bulunduğu insanı da bir yaratığa çevirmektedir. denis, seth ve polly ise sıkışıp kaldıkları istasyondan tüymenin yollarını arar.

dıştan bakıldığında enteresanmış gibi gözüken ancak içine girildiğinde türünün diğer örnekleri gibi binbir klişeyi barındıran "splinter" fazla birşey vaat etmiyor izleyene. daha dehşetli bir film olsa her üzerine bastığımda canımı yakan ve sabah ağrılarıyla kendisini bana hatırlatan lanet olası topuk dikenimden şüpheleneceğim ama yok anam. yetersiz. screamfest 2008'de 6 ödül toparlamış olmasına rağmen vasat nitelemesini aşamıyor "splinter".

3 com

paris, texas (1984)

wim wenders’ın, sam shepard’ın senaryosundan yola çıkarak çektiği 1984 tarihli film. harry dean stanton, nastassja kinski, dean stockwell ve aurore clément’in rol aldığı film gerek öyküsü, gerek anlatımı, gerek görüntüleri gerekse müzikleriyle yani herşeyiyle “iyi” nitelemesini hak eder.

4 sene önce yaşanmış bir yıkım sonucu kendisini yollara vuran bir adamı kardeşinin bulmasıyla başlar hikaye. ağzından laf zorla alınan, geceleri uyumak nedir bilmeyen bu adamın oğlu ile yakınlaşmasına şahit oluruz. ve daha sonra oğluyla beraber yollara düşüşüne, 4 sene önce kendisini terk edip giden eşini bulmaya çalışmasına… eşi seks shop gibi bir yerde çalışmaktadır, ama bu da koymaz adama. ona anlatacakları vardır ve de ondan dinleyecekleri. ne kadar yüzyüze konuşmak için kendini alıştırsa da beceremez, konuşmadan önce sırtını ona döner öyle anlatır içindekileri. sonra yine oğlunu onla bırakıp yollara vurur kendisini. 4 sene öncesine atıfta bulunurcasına.

sinematografik olarak müthiş bir filmdir. filmdeki çoğu kare birer fotoğraf gibi yansır gözümüze. finalde travis’in arabaya binmeden önceki sahne, seks shopta konuşma esnasında travis’in yüzünün aynada jane’in yüzüne yansıması…

bir de ufak bir sahne vardır, travisle oğlu yolda gider, bir sapağa gelirler sol taraf houston’a (jane’in olduğu şehir), sağ tarafsa san antonio’ya gider. travis bir duralar, kararsız kalır. daha sonra velet “sola” der, ve arabayı houston’a doğru sürmeye başlar. travis’in ruh halini özetleyici sahnedir kanımca.