splinter (2008)

geçtiğimiz haftalarda gösterime girmişti film yurdum sinemalarında. ilk bakışta pek çekici gelmediği için arka plana attım ve yeni izledim. şu ana kadar portföyünde yönetmenlikten ziyade görsel efektler üzerine çalışmış olduğu görülen toby wilkins'in yönetmenliğini yaptığı "splinter"'ın senaryosu kai barry ile ian shorr'un elinden çıkma. düşük bir bütçeye sahip olan filmde shea whigham, paulo costanzo, jill wagner, rachel kerbs rol alıyor.

biyoloji dalında doktora yapan, kafası kitaplara gömülü olduğundan günlük hayattaki işlere ait detaylardan bihaber olan seth ile güzel sevgilisi polly tanışma yıldönümlerini kutlamak üzere doğaya açılırlar ve ormanda, yıldızların altında kamp yapmak isterler. daha doğrusu polly bunu ister, seth ise kapağı bir otele atıp rahatına bakmak istemektedir. kamp yapacakları yere doğru arabayla yol alırlarken o esnada bir benzin istasyonunda görevli çalışan adam ormandan gelen kirpimsi bir yaratığın saldırısına maruz kalır ve nalları diker. genç çiftimiz ise çimlerin üzerine çadırı kurmaya çalışmaktadır. seth gene beceriksizliğini konuşturur ve çadırı yırtar. diğer seçenekleri olan otele gitmek üzere yola çıkarlar. yolda yine kendileri gibi bir çifte rastlarlar. ancak bu çift öyle sıradan değildir. erkek olanı polis tarafından aranan bir suçludur ve sevgilisiyle beraber amerikan filmlerinin klasiği olarak meksika sınırını geçmeye çalışmaktadır. azılı suçlu olan dennis genç çiftin arabasına el koyar ve onları da rehin olarak alır. hep beraber yol alırlarken pompacının ölümüne neden olan yaratıklardan birisini ezerler ve tehlike çanları ufaktan çalmaya başlar. benzinin bitmesi üzerine istasyona girdiklerinde ise belaya bulaşmış olurlar. insanlara bulaşan ve onları öldürüp kanıyla beslenerek güçlenen virüs içerisinde bulunduğu insanı da bir yaratığa çevirmektedir. denis, seth ve polly ise sıkışıp kaldıkları istasyondan tüymenin yollarını arar.

dıştan bakıldığında enteresanmış gibi gözüken ancak içine girildiğinde türünün diğer örnekleri gibi binbir klişeyi barındıran "splinter" fazla birşey vaat etmiyor izleyene. daha dehşetli bir film olsa her üzerine bastığımda canımı yakan ve sabah ağrılarıyla kendisini bana hatırlatan lanet olası topuk dikenimden şüpheleneceğim ama yok anam. yetersiz. screamfest 2008'de 6 ödül toparlamış olmasına rağmen vasat nitelemesini aşamıyor "splinter".

2 yorum:

Unknown | 23 Nisan 2009 12:37

alaksız yorum olacak ama beerserk'e de yaz olm ya. valla bak özlüyorum orayı. tıklayınca ağlıyorum lan. şşş alooo

gameditor | 27 Nisan 2009 00:35

Dediklerine katılıyorum afişi gördüğüm andan beri ısınamamıştım hala da izlemedim. Benzer olarak ben Midnight Meat Train'i de beğenmemiştim ki Clive Barker'dan uyarlamaydı galiba.