dying breed (2008)

yine ve yeni bir after dark horrorfest filmi ile devam.. bir önce bahsettiğim filmin bir zamanlar death metal grubu autopsy ile aynı adda olmasının ardından şimdi de başka bir death metal grubu dying fetus'u andıran ismiyle "dying breed" avustralya'nın bağrından kopup gelen bir korku filmi. jody dwyer ile michael boughen'in ellerinden çıkan senaryoyu dwyer filme almış.

girişinde avustralya tarihinden kısa bir bilgiyle giriyor. tazmanya adası'nda irlandalı bir mahkum olan alexander pears, ingilizlerin elinden kaçar ve adanın ücra köşelerinde saklanır. yiyecek ihtiyacını ise insan eti yiyerek karşılar (söz konusu hikaye tamamen gerçektir. alexander pears hakkında olan bir belgesel de vardır, "the last confession of alexander pearce" onu da izleyince karalarım hakkında bir yazı). tüm bu olayların yaşandığı adaya nina ile sevgilisi matt, nina'nın kardeşinin bir dönem tazmanya canavarı hakkında yaptığı araştırmayı devam ettirmek için gelir. nina'nın kardeşi bu araştırma esnasında bölgede çalışma yaparken hakkın rahmetine kavuşmuştur. nina da mevzu üzerinde hassastır.

matt'in çocukluk arkadaşı olan jack aracılığı ile adaya gelen iki sevgili olumsuz koşullara rağmen araştırmaya hemen dalarlar. bölgenin olumsuz koşullarına bir de bik bik bik öten jack vardır ki ölene kadar çenesini çeker, ölümüne ise zerre üzülmeyiz. araştırmayı daha da derinleştirmek isteyen nina, yanındakileri de beraber sürükleyerek tepelere, tazmanya canavarını görüntüleyebileceği yerlere gider. tazmanya canavarının peşinde koşan ekibin karşısına ise hiç beklemedikleri bir canavar çıkar; alexander pears.

şöyle yüzeysel olarak bakıldığında gayet güzel işlenebilecek bir konu elde varken film, bir anda kendisine adını veren mevzuya dalıyor. pears'ın bilmemkaçıncı kuşaktan torunu olan harvey, bir yandan pears'a yiyeceği kurbanları yöneltirken diğer yandan da iyi bir damızlık hatun bularak pears'ın soyunun sürmesini sağlamaya çalışıyor. jody dwyer ve ekibi, tabiatında zombielik yatan konuyu bir kenara atıp ana mevzu olan üremeyi işlemiş. yamyamlık üzerine durulsa malzemeyi daha iyi değerlendirmiş olurlardı gibime geliyor. son olarak yukarıdaki afişte 10 üzerinden 9 verilmiş. kimin verdiği pek gözükmüyor ancak önemli de değil. 10 üzerinden 9 alacak kadar bir film yok karşınızda. zorlasa zorlasa 6 alır. bir de filmdeki çörekler kafadan "sweeney todd"'u anımsatıyor.


0 yorum: