"mum & dad", steven sheil'in 2002'deki "cry" adındaki kısa korku filminden sonraki ilk uzun metraj filmi. senaryosunu da kendisinin yazdığı filmde perry benson, dido miles, olga fedori, ainsley howard, toby alexander rol alıyor.
polonya asıllı olan ve londra'da yaşayan lena, babasının "kır kıçını kızım otur evinde, çalışmak senin neyine" laflarına aldırmayarak heathrow havaalanında temizlik görevlisi olarak çalışmaya başlar. ilk iş gününde kendisi gibi temizlik işlerinden sorumlu olan birdie ile tanışır. hayli antipatik ve bir o kadar da bik bik öten birdie, olan (ne çene varmış arkadaş, ingilizce altyazıyı takip ederek izliyorum ben 2. kelimedeyken cümleyi bitiriyor) kendisinin tam zıttı karakterdeki "kardeş"i elbie ile tanıştırır lena'yı. birdie, tanışmalarının şerefine iş çıkışında beraber takılmayı teklif etse de lena eve gitmek istediğini belirtip birdie'yi atlatır. ancak ertesi akşam birdie'nin ali cengiz oyununun kurbanı olur ve servisi kaçırır. birdie ile elbie, onu evlerine davet ederler. üzerlerinden tuhaflık akan bu iki kardeşin yaşadığı ev de bir o kadar tuhaftır. eve gelmesiyle ailenin tuzağına düşen lena, bir anda bu garip ailenin parçası olmaya zorlanır. çok geçmeden anlaşılacaktır ki elbie ve birdie'de kendisi gibi bu oyunun bir parçası olmuştur. etrafta dolanan gençleri kendilerinin hizmetkarı olarak kullanan anne ile baba, itaatkar olmayanları doğrayarak etlerini yemektedirler. lena ise kaderine boyun eğecek değildir, ilk fırsatını bulduğu anda ortamdan kaçmaya çalışacaktır.
"the texas chainsaw massacre" serisinde karşımıza çıkan yamyam aile modelini kullanan "mum & dad" yamyamlık etiketine sahip olup akla direk gore sahneleri çağrıştırsa da tahmin edilenden çok daha az sertliğe sahip bir film. üstelik ingilizlerin o hasta espri anlayışına da sahip. takılmakta fayda var.
"mum & dad", steven sheil'in 2002'deki "cry" adındaki kısa korku filminden sonraki ilk uzun metraj filmi. senaryosunu da kendisinin yazdığı filmde perry benson, dido miles, olga fedori, ainsley howard, toby alexander rol alıyor.
polonya asıllı olan ve londra'da yaşayan lena, babasının "kır kıçını kızım otur evinde, çalışmak senin neyine" laflarına aldırmayarak heathrow havaalanında temizlik görevlisi olarak çalışmaya başlar. ilk iş gününde kendisi gibi temizlik işlerinden sorumlu olan birdie ile tanışır. hayli antipatik ve bir o kadar da bik bik öten birdie, olan (ne çene varmış arkadaş, ingilizce altyazıyı takip ederek izliyorum ben 2. kelimedeyken cümleyi bitiriyor) kendisinin tam zıttı karakterdeki "kardeş"i elbie ile tanıştırır lena'yı. birdie, tanışmalarının şerefine iş çıkışında beraber takılmayı teklif etse de lena eve gitmek istediğini belirtip birdie'yi atlatır. ancak ertesi akşam birdie'nin ali cengiz oyununun kurbanı olur ve servisi kaçırır. birdie ile elbie, onu evlerine davet ederler. üzerlerinden tuhaflık akan bu iki kardeşin yaşadığı ev de bir o kadar tuhaftır. eve gelmesiyle ailenin tuzağına düşen lena, bir anda bu garip ailenin parçası olmaya zorlanır. çok geçmeden anlaşılacaktır ki elbie ve birdie'de kendisi gibi bu oyunun bir parçası olmuştur. etrafta dolanan gençleri kendilerinin hizmetkarı olarak kullanan anne ile baba, itaatkar olmayanları doğrayarak etlerini yemektedirler. lena ise kaderine boyun eğecek değildir, ilk fırsatını bulduğu anda ortamdan kaçmaya çalışacaktır.
"the texas chainsaw massacre" serisinde karşımıza çıkan yamyam aile modelini kullanan "mum & dad" yamyamlık etiketine sahip olup akla direk gore sahneleri çağrıştırsa da tahmin edilenden çok daha az sertliğe sahip bir film. üstelik ingilizlerin o hasta espri anlayışına da sahip. takılmakta fayda var.
0 yorum:
Yorum Gönder