freaks (1932)
tod robbins’in “spurs” adlı kısa öyküsünden yola çıkarak tod browning’in beyaz perdeye aktardığı 1932 yapımı siyah beyaz korku filmi. korku sinemasının ilk dönemlerinden dracula ile beraber güzel bir örneğidir. zaten dracula’nın da yönetmeni tod browning’tir. ancak film günümüz korku sinemasıyla bir tutulup değerlendirilmemeli, korku sinemasına öncülük ettiği hatırlanmalıdır.
film ucubeler hakkında genel bilgi vererek başlar; doğum sırasında hatayla doğan ucubelerin tarih esnasında toplum tarafından ezildiğini, böyle bir bireye sahip olan ailelerin utanç taşıdığını, ucubelerin ölüme terkedildiklerini, eğer yaşam savaşını kazanırlarsa da dilencilik gibi mesleklere layık görülere açlığa itildiklerini belirtir.
film, ucubelerin çalıştığı bir sirkte geçer. kolsuz bacaksız insanlar, yapışık ikizler, sakallı kadınlar , cüceler gibi her türden ucubenin çalıştığı bir sirktir burası. hans adında bir alman cücenin cleopatra adındaki sirkin en güzel kadınına aşık oluşu, kadının da bu aşkın onun zenginliği yüzünden kabul edişi ve servetine göz koyuşu ekseninde akar konu. para hırs ve ihtirasın nelere mal olabileceğini anlatır izleyiciye.
bazı sahneler tam durum komedisi olayına yatkındır. mesela sirkte çalışan yarı kadın yarı erkek bir tip herkül’den hoşlanıyordur. kekeme elemanla herkül muhabbet ederken bu tip herkül’e isterikli bir şekilde bakar. ardından kekeme eleman şöyle der ve olayı bitirir:
“i think she likes you” bir süre durur ve sonra devam eder; “but he doesn’t”..
bir diğer durumsa yapışık ikizlerden biriyle evli olan kekeme elemanın evli olmadığı ikiz ile olan sürtüşmesidir. karısından görmediği afra tafrayı ondan görür, güldürür.
alman cüce çiftin aralarında geçen kapris dolu diyaloglar ise izlemeye değerdir.
yönetmen filmde tamamen gerçek ucubeler kullanmıştır, herhangi bir efekt yoktur. zaten filmin yapım yılını dikkate almak gerekir.
filmle ilgili ironik olay ise, yönetmen bu filmde büyük bir ticari başarısızlığa uğrar. bu filmden sonra hiç bir yapımcı onunla çalışmak istemez, kendi kendisine bir kaç yıl daha film çeker. daha sonra baskılara dayanamayarak bir kenara çekilir, ve yönetmenliği bırakır.
film ucubeler hakkında genel bilgi vererek başlar; doğum sırasında hatayla doğan ucubelerin tarih esnasında toplum tarafından ezildiğini, böyle bir bireye sahip olan ailelerin utanç taşıdığını, ucubelerin ölüme terkedildiklerini, eğer yaşam savaşını kazanırlarsa da dilencilik gibi mesleklere layık görülere açlığa itildiklerini belirtir.
film, ucubelerin çalıştığı bir sirkte geçer. kolsuz bacaksız insanlar, yapışık ikizler, sakallı kadınlar , cüceler gibi her türden ucubenin çalıştığı bir sirktir burası. hans adında bir alman cücenin cleopatra adındaki sirkin en güzel kadınına aşık oluşu, kadının da bu aşkın onun zenginliği yüzünden kabul edişi ve servetine göz koyuşu ekseninde akar konu. para hırs ve ihtirasın nelere mal olabileceğini anlatır izleyiciye.
bazı sahneler tam durum komedisi olayına yatkındır. mesela sirkte çalışan yarı kadın yarı erkek bir tip herkül’den hoşlanıyordur. kekeme elemanla herkül muhabbet ederken bu tip herkül’e isterikli bir şekilde bakar. ardından kekeme eleman şöyle der ve olayı bitirir:
“i think she likes you” bir süre durur ve sonra devam eder; “but he doesn’t”..
bir diğer durumsa yapışık ikizlerden biriyle evli olan kekeme elemanın evli olmadığı ikiz ile olan sürtüşmesidir. karısından görmediği afra tafrayı ondan görür, güldürür.
alman cüce çiftin aralarında geçen kapris dolu diyaloglar ise izlemeye değerdir.
yönetmen filmde tamamen gerçek ucubeler kullanmıştır, herhangi bir efekt yoktur. zaten filmin yapım yılını dikkate almak gerekir.
filmle ilgili ironik olay ise, yönetmen bu filmde büyük bir ticari başarısızlığa uğrar. bu filmden sonra hiç bir yapımcı onunla çalışmak istemez, kendi kendisine bir kaç yıl daha film çeker. daha sonra baskılara dayanamayarak bir kenara çekilir, ve yönetmenliği bırakır.
0 yorum:
Yorum Gönder