0 com

yeni albümün habercisi

geçtiğimiz sene julian plenti'nin solo albümünü çıkarmasından sonra gözler artık grubuna çevrilmişti. interpol de albüme dair sinyalleri çakmaya başladı. işte yeni parçaları "lights", indirmek için e-mail adresinizi kendilerine feda etmeniz yeterli.








0 com

yeni sigur rós albümü 2011'de

son günlerde solo albümünü çıkaran ve turneye çıkmaya hazırlanan jónsi'nin son zamanlarda solo işlerine daha fazla zaman harcıyor oluşu yeni sigur rós albümü üzerine endişelerimi arttırıyordu. ancak bugün denk geldiğim bir habere göre grup yeni albümün kayıtlarına önümüzdeki ay başlayacakmış. jónsi de bu haberi doğruladı. yılın geri kalanında bir yandan turlayacak olan jónsi bir yandan da grup elemanlarıyla buluşup yeni albümü hazırlayacak. yeni albümün kaydı ise grubun şimdiye kadar albümlerini kaydettiği kendi stüdyosunda olmayacak. söz konusu stüdyo artık diğer gruplara kiralanıyor. yani parayı denkleştirip grubun stüdyosunda çalabilirsiniz, tabi bir de izlanda'ya gitmeniz gerek.
0 com

ada: zombilerin düğünü (2009)

geçtiğimiz yaz ilk türk zombie filmi çekileceği haberini öğrendiğimde oldukça heyecanlanmıştım. senelerdir kafamda kurduğum, yurdum topraklarını zombieler istila etse ne olurdu sorusunun cevabı ortaya çıkacaktı. sonra facebook üzerinden gönüllü zombie olmak isteyenlere çağrıda bulunuldu, oraya gidip birkaç saatliğine de olsa zombie olmayı çok istemiştim, üstelik bu konuda gayet yeterli olduğumu düşünüyorken :) ancak şartlar istanbul'a gitmeye elvermedi. popomun üzerine oturup filmin çıkmasını beklemeye başladım.

bundan 11 sene önce yaratılan kurmaca bir öykü ile beraber önümüze sunulan "the blair witch project"'in gerçekçiliğini doruk noktaya çıkaran handycam çekimleri yakın dönemde karşımıza daha sık çıkar oldu. romero'nun senaryosunu yazdığı "diary of the dead", dev bir canavarın new york'ta yarattığı dehşeti anlatan "cloverfield", yakın döneme damgasını vuran ispanyol korku serisi "[rec]"ve "[rec]2" bu türde ilk aklıma gelen örnekler. "ada: zombielerin düğünü" de bu zincire eklenen yeni halka oldu.

türkiye'nin ilk zombie filmi olma iddiasını taşıyan ve her fırsatta bu özelliğini öne süren film, haliyle ben gibi zombie sinemasına düşkün insanların yanı sıra korkuseverlerin de ilgi odağı haline geldi ve filme dair beklentileri arttı. ancak bu noktanın film için bir handikap olduğunu düşünüyorum. öyle ki filmde ön plana, zombielerden daha çok gençlerin geyik dozajı yüksek diyalogları çıkmakta. zombie sinemasının olmazsa olmazı gore sahnelere, yaşayan ölülerin yarattığı dehşete bolca rastlayacağımı düşünürken, bu beklentim havada kaldı (ancak dükkan-ül hayal'in elinden çıkan makyaj ve efektlerin başarılı olduğunu söyleyebilirim). özellikle düğün sonrasındaki orman sahnelerinde gençlerin zombielerle karşılaştığı anda tavan yapan gerilim, birden başka sahneye atlanmasıyla bir anda dibe vuruyor ki insanın hevesi kursağı kalıyor. bu sahnelerin dışında filmde gerilim adına pek bir şeye rastlamıyoruz. bu durumu da kameranın kişiye bağımlı olmasına mı yoralım (aynı şartlara sahip "diary of the dead"de gerilim üst düzeydeydi, elde romero tecrübesi olduğunu unutmayalım) yoksa arazinin genişliğine mi ([rec] serisinde klostrofobik atmosferin de yarattığı gerilimin payı var, hem de zombielerle yakın temas daha fazlaydı). aslında her ikisi de değil gibi. anlaşılan filmin yönetmenleri murat emir eren ile talip ertürk, korku-komedi terazisinde komedinin ağır basmasını tercih etmiş ve bunu gerek istila öncesi dönen geyikler gerekse sonrasında zombieler üzerinden dönen muhabbetler üzerinde yoğunlaştırmış. yani "ada: zombilerin düğünü", türünün en iyi örneği olan "shaun of the dead" veya son dönemde dikkat çeken "zombieland" ve "doghouse"da rastladığımız gibi komedi unsurları zombielere çok bağlı değil, bu da bütçe meselesi sonuçta. geyik dozu yüksek diyalogların samimiyeti ise filmin korku yönündeki olumsuzluklarını örtecek hatta filmi zevkle izlenir kılacak kadar başarılı. zaten filmden sonra akıllarda zombielerden ziyade diyaloglar kalıyor.
0 com

pj harvey - "let england shake" (yeni şarkı)

yeni şarkı diyorum ancak geçtiğimiz yazdan beri konserlerde icra ediyor kendisi, bu noktadan bakarsak pek de yeni sayılmaz :) geçtiğimiz pazar sabahı bbc'de andrew marr'ın konuğu olan pj harvey "let england shake"i icra etmiş. buyrun burdan yakın.


(tünelciler için: http://www.youtube.com/watch?v=64C6Ih4QlrE)
0 com

zmd: zombies of mass destruction (2009)

zombie sineması, üzerinden mesaj vermeye oldukça açık bir janrdır. özellikle romero, filmlerinde bu yolu tercih etmeyi pek sever. ancak her yiğidin de harcı değil bu mesele. özellikle de "zmd"ye bakınca bunu daha kolay anlıyoruz. son dönemde sürüsüyle örneğini izlediğimiz korku-komedi türüne ait olan filmde mizah, özellikle amerikalıların müslümanlara bakış açısı ve amerikan muhafazakar kesiminin eşcinseller üzerine olan tutumları üzerine kurulmaya çalışılmış ancak çok sırıtmış. tüm bu yapaylık filmin ilk çeyreğini kaplıyor ve izleyeni bayıyor. taa ki zombie kardeşler ortalığı kan gölü çevirene, eğlence başlayana kadar. başarılı zombie makyajları ve efektlerin yerinde kullanımı açılıştaki sıkıntıyı unutturuyor. geriye kalan kısımda türünün klişelerini bulunması bana pek dokunmadı, pek eğlendim. ayrıca 2011'de filme kardeş geliyormuş.