the soloist (2009)
"the soloist", müzikal yeteneğe sahip olan ancak şizofreni nedeniyle sokaklara düşen nathaniel ayers'in yaşam öyküsünden yola çıkılarak hazırlanmış bir film. filmde de karşımıza çıkan los angeles times'ta çalışan gazeteci steve lopez'in "the soloist: a lost dream, an unlikely friendship, and the redemptive power of music" kitabından yola çıkarak susannah grant'ın hazırladığı senaryoyu joe wright filme almış. wright, daha önce "pride & prejudice" ve "atonement" filmleriyle dikkatleri üzerine çekmişti. başrollerdeki jamie foxx ve robert downey jr.'a "into the wild", "genova"'dan hatırlayacağımız catherine keener eşlik ediyor.
çocuk yaşta müziğe merak salan ve bu alandaki yetenekleri ortaya çıkan nathaniel ayers, üniversite eğitimini de müzik üzerine almıştır. üniversitedeyken senfoni orkestrasında da çalma fırsatı yakalayan ayers gaipten sesler duymaya başlar. bu sesler onu ait olduğu yerden koparıp sokaklara düşmesine neden olan şizofreninin başlangıcıdır. bir evsiz olarak takılan ayers ile los angeles times'ta gazetecilik yapan, özel hayatında istikrar sağlayamış steve lopez'in yolları kesişir. ayers'in müzikal becerisi, gazetedeki köşesine yazmak için konu arayışında olan lopez'in dikkatini çeker ve onun üzerine bir yazı yazmaya karar verir. yazısını zenginleştirebilmek için ayers'in ablası ile iletişime geçen lopez onun hakkındaki bilgilere ulaşır. ayers hakkında öğrendikleri ona saygı duymasını ve yakınlaşmasını sağlar. sokaklardan kurtulması için ayers'e destek olan lopez karşı tarafta bu konuda pek bir gelişme göremez. beethoven'a çok özel bir ilgisi olan ayers, lopez'in onu korumaya çalışmasını farklı yorumlar ve onu tanrısı olarak görmeye başlar.
"the soloist", nathaniel ayers'ın lopez ile tanıştıktan sonraki sürecine odaklanıyor. lopez'in ayers'i koruma altına almaya çalışmasını ve onu desteklemesi üzerine şekillenen film arka planında da evsizlerin yaşamını irdeliyor. los angeles kaldırımlarında yaşam mücadelesi verenlerin karşılaştıkları zorluklar ayers üzerinden bize yansıtılıyor. gerçek hayat hikayesine kurulu olan film, dram yüküne sahip olsa da onun arkasına sığınıp izleyeni boğmuyor ve dram unsurunu dozajında bırakıyor.
daha önce "ray"'de ray charles'ı canlandıran jamie foxx yine bir müzisyeni başarıyla canlandırmış. robert downey jr. ile karşılıklı harika bir performans sergiliyorlar ki bu da filmin seyir zevkini arttırıyor. filmin tek handikapı ise orta tempoya sahip olup, süresinin uzun oluşu. izleyende sıkıntılara yol açabiliyor.
film henüz ülkemizde vizyona girmedi. 30 ekim tarihinde gösterime girmesi bekleniyor. eğer tempo ile ilgili bir sorunuz yoksa hikayesiyle ve oyunculuklarıyla ön plana çıkan bu filmi izlemenizi öneririm.
çocuk yaşta müziğe merak salan ve bu alandaki yetenekleri ortaya çıkan nathaniel ayers, üniversite eğitimini de müzik üzerine almıştır. üniversitedeyken senfoni orkestrasında da çalma fırsatı yakalayan ayers gaipten sesler duymaya başlar. bu sesler onu ait olduğu yerden koparıp sokaklara düşmesine neden olan şizofreninin başlangıcıdır. bir evsiz olarak takılan ayers ile los angeles times'ta gazetecilik yapan, özel hayatında istikrar sağlayamış steve lopez'in yolları kesişir. ayers'in müzikal becerisi, gazetedeki köşesine yazmak için konu arayışında olan lopez'in dikkatini çeker ve onun üzerine bir yazı yazmaya karar verir. yazısını zenginleştirebilmek için ayers'in ablası ile iletişime geçen lopez onun hakkındaki bilgilere ulaşır. ayers hakkında öğrendikleri ona saygı duymasını ve yakınlaşmasını sağlar. sokaklardan kurtulması için ayers'e destek olan lopez karşı tarafta bu konuda pek bir gelişme göremez. beethoven'a çok özel bir ilgisi olan ayers, lopez'in onu korumaya çalışmasını farklı yorumlar ve onu tanrısı olarak görmeye başlar.
"the soloist", nathaniel ayers'ın lopez ile tanıştıktan sonraki sürecine odaklanıyor. lopez'in ayers'i koruma altına almaya çalışmasını ve onu desteklemesi üzerine şekillenen film arka planında da evsizlerin yaşamını irdeliyor. los angeles kaldırımlarında yaşam mücadelesi verenlerin karşılaştıkları zorluklar ayers üzerinden bize yansıtılıyor. gerçek hayat hikayesine kurulu olan film, dram yüküne sahip olsa da onun arkasına sığınıp izleyeni boğmuyor ve dram unsurunu dozajında bırakıyor.
daha önce "ray"'de ray charles'ı canlandıran jamie foxx yine bir müzisyeni başarıyla canlandırmış. robert downey jr. ile karşılıklı harika bir performans sergiliyorlar ki bu da filmin seyir zevkini arttırıyor. filmin tek handikapı ise orta tempoya sahip olup, süresinin uzun oluşu. izleyende sıkıntılara yol açabiliyor.
film henüz ülkemizde vizyona girmedi. 30 ekim tarihinde gösterime girmesi bekleniyor. eğer tempo ile ilgili bir sorunuz yoksa hikayesiyle ve oyunculuklarıyla ön plana çıkan bu filmi izlemenizi öneririm.
0 yorum:
Yorum Gönder