soul kitchen (2009)

fatih akın'ın uzun zamandır gösterime girmesini beklediğim filmi "soul kitchen" nihayet yeni yılın ilk günü gösterime girdi. adetim olduğu üzere film hakkında hiçbir şey okumayarak sinema salonunun yolunu tuttum. izmir'in sıkıntılı havasından sıyrılıp salondaki koltuğuma yayılmış konsantrasyon çalışmalarımı devam ettirirken son dönemde salonlarda yaşadığım tuhaf olaylara bir yenisi daha eklendi. bayanın biri, arka sıradakilere çıkışıyordu. yüksek sesle söylediği "ben sizin üzerinize çıkmadım hanfendi" cümlesini bitirdiğinde olayın orada kapanmayacağından emindim. ve kapanmadı da. ilk başta sözün muhattabından karşılık gelmedi, belli ki bu sakinlik aynı bayanı çıldırtmış olmalı, gözleriyle karşısındakini süzdü süzdü ve atağını sürdürdü: "oooh iyi ki çıkmışım üzerinize, çok mutluyum. film bitsin yine çıkıcam." salondaki artniyet sahipleri kıkırdarken bense bıyık altından gülüyordum. guy ritchie'nin "sharlock holmes"ü ve "kutsal damacana 2"nin fragmanlarından sonra filmimiz nihayet başladı.

fatih akın, yine ekibini toplayıp karşımıza gelmiş. başrolde yer alan adam bousdoukos, moritz bleibtreu'nun önceki fatih akın'la önceki çalışmalarını saymaya gerek yok. keza abisi cem akın'ın da. sadece "gegen die wand"da muhafazakar aile babası olarak izlediğimiz demir gökgöl'e bunda tam tezat bir şekilde şarapçı yunan rolünde rastlamak hoştu. içeriğe gelirsek; akın'ın "soul kitchen"da önümüze sunduğu hikaye yine bir göçmen aile üzerine kurulu ancak daha öncekiler gibi dram sosuna bandırılmış değil. yine senaryosunu kendi yazdığı "kebab connection" gibi komedi ve romantik öğeler hakim filme. bir başka ilişkilendirebileceğim film ise "solino". akın'ın ilk kez mutfağa daldığı bu filmde hayata farklı açılardan bakan iki kardeşin çatışmalarla dolu hikayesini izlemiştik.

"soul kitchen", yine iki kardeşin öyküsünü anlatıyor. büyüğü ilias, hırsızlık suçundan dolayı hapis yatmakta ve cezasını tamamlamasına 6 ay kala her gün şartlı olarak dışarıya çıkmaktadır. küçüğü zinos ise zamanında ucuza kapattığı viran bir mekanı kendi çabalarıyla bir lokanta haline getirmiş ve adını müzik zevkine uygun biçimde "soul kitchen" koymuştur (burada the doors'un şarkısına bir vurgu yapılmıyor). soul kitchen, müdavimlerine farklı lezzetler sunmayan, menüsünü dondurulmuş yiyeceklerin oluşturduğu, kendi yağıyla kavrulan bir lokantadır. kazanılan para günü ancak kurtarmaktadır ve zinos bu durumdan pek memnun değildir. sevgilisi nadine'in işi dolayısıyla şanghay'a gitmesi de bu duruma tuz biber ekmektedir. tam bu esnada karşısına "seinfeld"teki soup nazi'yi andıran asabi aşçımız shayn çıkar ve soul kitchen'ın mutfağına eksik olan ruhu katmaya başlar. şansın da yardımıyla soul kitchen giderek popüler bir mekan haline gelir. ancak lokantada esen bu rüzgarı tersine döndürecek iki durum vardır: zinos'un karşısına shayn ile aynı gece çıkan thomas neumann'ın mekanda gözü oluşu ve zinos'un herşeyi geride bırakıp sevgilisinin yanına, şanghay'a gitme isteği.

zinos'un hayatını şekillendiren dönüm noktaları ve sonuçları filmde çok iyi işlenmiş. izleyen olacakları kafasında şekillendirmeye çalışırken bir anda kontrpiyede kalabiliyor. filmin bu yanını çok tuttum. övgüyle bahsedebileceğim bir diğer unsur ise müzikler. fatih akın sinemasının en göze çarpan özelliklerinden biri olan müzik "soul kitchen"da da önemli yer kaplıyor hatta başrol oyuncusu kadar öne çıkıyor. ayrıca o kadar kelam ettik, birol ünel demeden olur mu? filmi izleme nedenlerimden biri olan ünel, aşçı shayn rolünde çok fazla süre almasa da kendisini izlettiriyor. ve 'bir insan her haliyle karizma olur mu' sorusunu cevaplandırıyor (nick cave 1, birol ünel 2).

"soul kitchen", ne başından sonuna kadar kahkahalar eşliğinde izleyeceğiniz bir komedi filmi, ne de buram buram romantizm kokan bir film. bu iki öğeyi terazinin kefelerine yerleştirirsek, komedinin hafifçe ağır bastığı bir film sadece. fatih akın'ın en iyileri arasına girebilmesi de zor gözüküyor. ancak keyif veren, finalinde hafiften kusturica'ya göz kırpan öyküsüyle tercih edilebilecek bir film.

0 yorum: