sult (1966)
"sult", norveçli yazar knut hamsun'un yazdığı ve yazarına nobel edebiyat ödülü kazandıran romandır. "sult"'un özelliği sadece ödülle sınırlı değil, hamsun'un yazdıkları arasında bir adım önde bir romandır ve onun kişiliği hakkında ipuçları verir. ağır bir mevzuyu iyi sözcükler seçilerek yazılmış olan romanın anlatımı yalın ve de akıcıdır. roman, henning carlsen tarafından önce senaryolaştırılmış sonra da filme alınmıştır. başrolünde ise per oscarsson yer almaktadır.
yeni adıyla oslo, eski adıyla ise christiania şehrine bir taşra kasabasından gelen pontus orta yaşlarda bir adamdır. ancak işverenler tarafından pek nitelikli bulunmamaktadır. herhangi bir iş sahibi olmaması onu bazen soğuk pansiyon odalarında bazen ise şehrin parklarındaki banklarda konaklamasına neden oluyordur. tek derdi barınmak değildir tabi ki. romana adını veren açlık peşindedir onun. bir insanın en temel iki ihtiyacı olan yiyecek ve barınaktan yoksun olan pontus yine de diz çökmemeye yeminlidir bu şartlar karşısında. hem de kendisine yapılan çeşitli teklifleri kendisine acınıldığından dolayı olduğunu düşünerek reddedecek kadar da onurludur. onu ayakta durmasını sağlayan tek bir özelliği vardır, o da kaleminin kuvvetli oluşu. şehrin gazetesinde yayımlanması için yazısını gazeteye vererek, gelecek telifle geçinmeye çalışır. tüm bu yaşam savaşı esnasında ise onu ayakta tutabilecek bir dal daha bulur; ylajali. ancak işler tahmin ettiği gibi yolunda gitmez.
genel olarak romandaki metne sadık kalarak ilerleyen film doğal olarak romandaki tüm pasajları içerisinde barındırmıyor. romanda yazdığı yazılardan telif alan bitik adamımız aldığı parayı anında çarçur etmekte sakınca görmez. ki yine yazacağı yazısına karşılık 10 kron avans alırken okuruz kitapta. ancak filmde yazılarından para alırken göremiyoruz pontus'u. aynı zamanda sokakta ekmek satan kadına gönlünden koparak verdiği birkaç kronun karşılığını romanda bir süre sonra zorla isterken okurken filmde rastlamıyoruz bu kısma. ancak kitapta okuduğumuz karakteri başarıyla canlandıran bir oyuncu var filmde. per oscarsson, pontus karakterini oldukça başarılı canlandırıyor ve ona ait ne kadar özellik varsa bir bir döküyor oyununda. kendisinin bu filmdeki performansıyla cannes film festivali dahil 4 festivalde ödül alması tesadüfi değil.
son olarak önce film mi kitap mı diye sorulursa elbette kitap derim. roman, ülkemizde birçok yayınevi tarafından "açlık" adıyla basıldı. ben behçet necatigil'in tertemiz bir şekilde çevirdiği varlık yayınları baskısını okudum. zaten piyasadaki en iyi çeviri ve baskısı da buymuş. mutlaka etüd edilmesi gereken kitap ve film olduğunun altını çizip postu nihayetlendiriyorum.
yeni adıyla oslo, eski adıyla ise christiania şehrine bir taşra kasabasından gelen pontus orta yaşlarda bir adamdır. ancak işverenler tarafından pek nitelikli bulunmamaktadır. herhangi bir iş sahibi olmaması onu bazen soğuk pansiyon odalarında bazen ise şehrin parklarındaki banklarda konaklamasına neden oluyordur. tek derdi barınmak değildir tabi ki. romana adını veren açlık peşindedir onun. bir insanın en temel iki ihtiyacı olan yiyecek ve barınaktan yoksun olan pontus yine de diz çökmemeye yeminlidir bu şartlar karşısında. hem de kendisine yapılan çeşitli teklifleri kendisine acınıldığından dolayı olduğunu düşünerek reddedecek kadar da onurludur. onu ayakta durmasını sağlayan tek bir özelliği vardır, o da kaleminin kuvvetli oluşu. şehrin gazetesinde yayımlanması için yazısını gazeteye vererek, gelecek telifle geçinmeye çalışır. tüm bu yaşam savaşı esnasında ise onu ayakta tutabilecek bir dal daha bulur; ylajali. ancak işler tahmin ettiği gibi yolunda gitmez.
genel olarak romandaki metne sadık kalarak ilerleyen film doğal olarak romandaki tüm pasajları içerisinde barındırmıyor. romanda yazdığı yazılardan telif alan bitik adamımız aldığı parayı anında çarçur etmekte sakınca görmez. ki yine yazacağı yazısına karşılık 10 kron avans alırken okuruz kitapta. ancak filmde yazılarından para alırken göremiyoruz pontus'u. aynı zamanda sokakta ekmek satan kadına gönlünden koparak verdiği birkaç kronun karşılığını romanda bir süre sonra zorla isterken okurken filmde rastlamıyoruz bu kısma. ancak kitapta okuduğumuz karakteri başarıyla canlandıran bir oyuncu var filmde. per oscarsson, pontus karakterini oldukça başarılı canlandırıyor ve ona ait ne kadar özellik varsa bir bir döküyor oyununda. kendisinin bu filmdeki performansıyla cannes film festivali dahil 4 festivalde ödül alması tesadüfi değil.
son olarak önce film mi kitap mı diye sorulursa elbette kitap derim. roman, ülkemizde birçok yayınevi tarafından "açlık" adıyla basıldı. ben behçet necatigil'in tertemiz bir şekilde çevirdiği varlık yayınları baskısını okudum. zaten piyasadaki en iyi çeviri ve baskısı da buymuş. mutlaka etüd edilmesi gereken kitap ve film olduğunun altını çizip postu nihayetlendiriyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder