geçtiğimiz sene cannes film festivali'nde altın palmiye'yi kucaklayan ve ödülün verdiği rüzgarı da arkasına almasıyla hayli konuşulan "entre les murs", türkçe meali "duvarlar arasında" olmasına rağmen uluslararası sularda "the class", buralarda ise "sınıf" adı altında gösterime girdi. filmin yurtta ilgi çeken bir başka özelliği ise kadrosunda bir türk oyuncuyu barındırıyor oluşu. aslında oyuncu demek ne kadar doğru olur bilemem, öğrencileri canlandıran oyuncular profosyonel değiller. "entre les murs", françois bégaudeau'nun aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış ve uyarlama da bizzat bégaudeau tarafından yapılmış. filmde izlediğimiz/izleyeceğiniz françois marin tarafından canlandırılan idealist öğretmen de bégaudeau'nin kendisi.
laurent cantet'nin yönettiği film bir belgesel havasında geçiyor. sınıf ve öğretmenler odası olmak üzere duvarlar arası iki mekan ve bir de okul bahçesi olarak bir açık mekan arasında geçiyor film. fakat mekanın sürekli aynı oluşu seyirciyi sıkmıyor aksine orta üzerinde temposuyla ve müziksiz anlatımıyla seyirciyi kendisinden koparmıyor.
başkent paris'in bir banliyösünde bulunan bir okulda çeşitli etnik kökenlerden gelen öğrencilerin birbirleriyle ve öğretmenleriyle olan ilişkilerin yansıtıldığı filmin merkezinde idealist öğretmen françois bégaudeau bulunuyor. idealist öğretmen deyince öğrencilerini yoktan var eden, onların gözünde kahramanlaşan bir öğretmeni konu alan bir film yok karşımızda. o yüzden "dead poets society", "good will hunting" ve hatta uçarı bir örnek olarak "school of rock"'ı çağrıştırmasın aklınız. françois bégaudeau, öğrencilerini kaybetmeyi göze alamayan onlara ve onların yarattığı sorunlara karşı iyi niyetli bir öğretmendir. ancak sınıftaki bazı öğrenciler onun bu iyi niyetini suistimal eder. hatta öğretmenlerinin üzerine giderek onu çizgisinin dışına çıkarırlar. öğrencilerinden hiç beklemediği tepkiler karşısında kontrolü elinde tutamayan bégaudeau'nun öğrencilere karşı olan istem dışı tavırlar takınmasına şahit oluruz. o her ne kadar öğrencisini kazanmaya çalışsa da bu etki-tepki mekanizmasından doğan sonuçlar onun çabalarına balta vurur.
öğretmen bégaudeau ile sınıfındaki öğrenciler arasındaki ilişkileri gözler önüne süren "entre les murs", aynı zamanda öğrenciler ve öğretmenlerin kendi aralarındaki ilişkilere de göz atıyor. farklı etnik kökenlere sahip olan öğrencilerin aralarındaki konuşmalarda üst kimlik olayını sorgulayan film, bir diğer kutbu oluşturan öğretmenler odasındaki toplantılara vakit ayırarak "yönetenler - yönetilenler" arasındaki ilişkiyi kapsamı altına alıyor. tüm film boyunca derslerde sırasında sessiz sedasız oturan kız öğrencinin finalde sarfettiği bégaudeau'yu afallatan sözleriyle de esas kozunu oynuyor ve izleyene eğitim sisteminin ne kadar sağlıklı işlediğini bir kere daha düşündürüyor izleyene.
geçtiğimiz sene cannes film festivali'nde altın palmiye'yi kucaklayan ve ödülün verdiği rüzgarı da arkasına almasıyla hayli konuşulan "entre les murs", türkçe meali "duvarlar arasında" olmasına rağmen uluslararası sularda "the class", buralarda ise "sınıf" adı altında gösterime girdi. filmin yurtta ilgi çeken bir başka özelliği ise kadrosunda bir türk oyuncuyu barındırıyor oluşu. aslında oyuncu demek ne kadar doğru olur bilemem, öğrencileri canlandıran oyuncular profosyonel değiller. "entre les murs", françois bégaudeau'nun aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış ve uyarlama da bizzat bégaudeau tarafından yapılmış. filmde izlediğimiz/izleyeceğiniz françois marin tarafından canlandırılan idealist öğretmen de bégaudeau'nin kendisi.
laurent cantet'nin yönettiği film bir belgesel havasında geçiyor. sınıf ve öğretmenler odası olmak üzere duvarlar arası iki mekan ve bir de okul bahçesi olarak bir açık mekan arasında geçiyor film. fakat mekanın sürekli aynı oluşu seyirciyi sıkmıyor aksine orta üzerinde temposuyla ve müziksiz anlatımıyla seyirciyi kendisinden koparmıyor.
başkent paris'in bir banliyösünde bulunan bir okulda çeşitli etnik kökenlerden gelen öğrencilerin birbirleriyle ve öğretmenleriyle olan ilişkilerin yansıtıldığı filmin merkezinde idealist öğretmen françois bégaudeau bulunuyor. idealist öğretmen deyince öğrencilerini yoktan var eden, onların gözünde kahramanlaşan bir öğretmeni konu alan bir film yok karşımızda. o yüzden "dead poets society", "good will hunting" ve hatta uçarı bir örnek olarak "school of rock"'ı çağrıştırmasın aklınız. françois bégaudeau, öğrencilerini kaybetmeyi göze alamayan onlara ve onların yarattığı sorunlara karşı iyi niyetli bir öğretmendir. ancak sınıftaki bazı öğrenciler onun bu iyi niyetini suistimal eder. hatta öğretmenlerinin üzerine giderek onu çizgisinin dışına çıkarırlar. öğrencilerinden hiç beklemediği tepkiler karşısında kontrolü elinde tutamayan bégaudeau'nun öğrencilere karşı olan istem dışı tavırlar takınmasına şahit oluruz. o her ne kadar öğrencisini kazanmaya çalışsa da bu etki-tepki mekanizmasından doğan sonuçlar onun çabalarına balta vurur.
öğretmen bégaudeau ile sınıfındaki öğrenciler arasındaki ilişkileri gözler önüne süren "entre les murs", aynı zamanda öğrenciler ve öğretmenlerin kendi aralarındaki ilişkilere de göz atıyor. farklı etnik kökenlere sahip olan öğrencilerin aralarındaki konuşmalarda üst kimlik olayını sorgulayan film, bir diğer kutbu oluşturan öğretmenler odasındaki toplantılara vakit ayırarak "yönetenler - yönetilenler" arasındaki ilişkiyi kapsamı altına alıyor. tüm film boyunca derslerde sırasında sessiz sedasız oturan kız öğrencinin finalde sarfettiği bégaudeau'yu afallatan sözleriyle de esas kozunu oynuyor ve izleyene eğitim sisteminin ne kadar sağlıklı işlediğini bir kere daha düşündürüyor izleyene.
0 yorum:
Yorum Gönder