patti smith: dream of life (2008)
birkaç ay öncesinde bu belgeselin varlığından haberdar olduğumda hemen sitelere saldırmış, ed2k linkini bulmuş ve belgeseli edinmiştim. ancak altyazısının olmaması nedeniyle bir köşede tutmak zorunda kalmıştım, belki gün gelir çevirilir diye türkçeye. aynı kaderi leonard cohen'in 2 belgeseli ("ladies and gentlemen, mr leonard cohen", "leonard cohen: i'm your man") paylaşıyor hatta. önceki akşam cnbc-e'de gösterilen belgeselden, başlamasına yarım saat kala sevgilimin haberdar olmuş ve üzerine bir oh çekmiştim.
belgeselin yönetmeni olan steven sebring, bu proje üzerinde uzun süredir çalışıyormuş. uzun yıllar boyunca patti smith ile takılıp onun görüntülerini kayda almış. ve ortaya punk ve rock müziğin dev isimlerinden birisi olan patti smith'e ait özel bir belgesel çıkmış.
belgesel deyince aklınıza smith ile olayların kronolojik sıralanmış hali gelmesin. bu belgeselde patti smith'e ait kültürel alışveriş yansıtılıyor. onu besleyen kaynakların açılımını yapıyor ilk başta bize. arthur rimbaud, walt whitman, william blake gibi büyük şairlerin şiirlerinden beslenişini, yine beat edebiyatının en büyük yazarları olan william seward burroughs, allen ginsberg ile olan etkileşimlerini, o dönemlerde bob dylan, leonard cohen, janis joplin, arthur miller, jimi hendrix, william seward burroughs gibi insanların takıldığı chelsea hotel'de bu isimlerle olan paylaşımını aktarıyor bize sebring. daha sonra ise bizi patti smith eserleriyle beslemeye başlıyor. bir yandan "horses", "gloria", "rock'n roll nigger" gibi kendisinin hitlerini kulaklarımıza sunarken diğer yandan da patti smith şiirlerini şırıngalıyor ruhumuza, hem de smith'in kendi sesinden.
geçtiğimiz günlerde the white stripes'ın davulcusu meg white ile dünya evine giren oğlu jackson'ın veletliğine bile uzanıyoruz belgeselde, kızı jesse'nin de tabi ki. yaşamından özel anlara tanıklık ediyoruz. kaybettiği fred smith'in ona getirdiklerine ve götürdüklerine, daha ufak bir kızken patti'nin sevdiği elbiseye ve evinde kendini ait hissettiği köşesine... daha sonra muhalif yanı sunuluyor bize patti'nin. barış yanlısı tutumu, bush'a ve onun hangi amaçlarla giriştiği ırak diyarlardaki savaşlara olan karşıt tavrı...
sadece kulağa ve ruha hitap etmeyip görsel olarak da izleyeni tatmin eden "dream of life", geçtiğimiz sene sundance film festivalinde sinematografi dalında ödülü kapmıştı. durban uluslararası film festivalinden de "en iyi belgesel" ödülü ile döndü. patti smith'i seven her bünyenin izlemesi gerek.
belgeselin yönetmeni olan steven sebring, bu proje üzerinde uzun süredir çalışıyormuş. uzun yıllar boyunca patti smith ile takılıp onun görüntülerini kayda almış. ve ortaya punk ve rock müziğin dev isimlerinden birisi olan patti smith'e ait özel bir belgesel çıkmış.
belgesel deyince aklınıza smith ile olayların kronolojik sıralanmış hali gelmesin. bu belgeselde patti smith'e ait kültürel alışveriş yansıtılıyor. onu besleyen kaynakların açılımını yapıyor ilk başta bize. arthur rimbaud, walt whitman, william blake gibi büyük şairlerin şiirlerinden beslenişini, yine beat edebiyatının en büyük yazarları olan william seward burroughs, allen ginsberg ile olan etkileşimlerini, o dönemlerde bob dylan, leonard cohen, janis joplin, arthur miller, jimi hendrix, william seward burroughs gibi insanların takıldığı chelsea hotel'de bu isimlerle olan paylaşımını aktarıyor bize sebring. daha sonra ise bizi patti smith eserleriyle beslemeye başlıyor. bir yandan "horses", "gloria", "rock'n roll nigger" gibi kendisinin hitlerini kulaklarımıza sunarken diğer yandan da patti smith şiirlerini şırıngalıyor ruhumuza, hem de smith'in kendi sesinden.
geçtiğimiz günlerde the white stripes'ın davulcusu meg white ile dünya evine giren oğlu jackson'ın veletliğine bile uzanıyoruz belgeselde, kızı jesse'nin de tabi ki. yaşamından özel anlara tanıklık ediyoruz. kaybettiği fred smith'in ona getirdiklerine ve götürdüklerine, daha ufak bir kızken patti'nin sevdiği elbiseye ve evinde kendini ait hissettiği köşesine... daha sonra muhalif yanı sunuluyor bize patti'nin. barış yanlısı tutumu, bush'a ve onun hangi amaçlarla giriştiği ırak diyarlardaki savaşlara olan karşıt tavrı...
sadece kulağa ve ruha hitap etmeyip görsel olarak da izleyeni tatmin eden "dream of life", geçtiğimiz sene sundance film festivalinde sinematografi dalında ödülü kapmıştı. durban uluslararası film festivalinden de "en iyi belgesel" ödülü ile döndü. patti smith'i seven her bünyenin izlemesi gerek.
0 yorum:
Yorum Gönder