0 com

casablancas'ın solo albüm detayları

the strokes vokalisti julian casablancas, ilk solo albümünü yayınlamaya hazırlanıyor. "phrazes for the young" adını taşıyan albüm için ekim'in 26'sına gün veren casablancas, şarkılarını new york, los angeles ve nevada'da kaydetmiş. albümde yer alan 8 parçanın isimleri ise şöyle:

01. out of the blue
02. river of brake lights
03. chords of the apocalypse
04. 11th dimension
05. ludlow street
06. glass
07. left and right in the dark
08. tourist
0 com

"son veda" 2 ekim'de vizyonda

2009 akademi ödüllerinde "yabancı dilde en iyi film" dalında oscar sahibi olan ve yönetmenliğini yôjirô takita'nın yaptığı "okurubito" (departures / son veda), 2 ekim 2009 tarihinde vizyona girecek. işte birçok sinema eleştirmeni tarafından olumlu eleştirilere maruz kalan okurubito'nun bugüne kadar aldığı bazı ödüllerin listesi:

* 32. japonya akademisi ödülleri - "en iyi film", "en iyi yönetmen", "en iyi erkek oyuncu", "en iyi yardımcı erkek oyuncu", "en iyi yardımcı kadın oyuncu", "en iyi senaryo", "en iyi görüntü yönetmenliği", "en iyi ışıklandırma", "en iyi sanat yönetimi", "en iyi ses", "en iyi kurgu".
* 32. montreal film festivali - grand pix des amerique
* 28. hawaii film festivali - izleyici ödülü
* mainichi film ödülleri - "en iyi japon filmi", "en iyi ses kurgusu"
* 20. geleneksel palm springs uluslararası film festivali - "izleyici ödülü" ve "en iyi kurgusal film ödülü"
* melbourne ve sydney japon filmleri festivali - kapanış filmi.
0 com

"new moon" yeni posterler

merakla beklenen yeni filmin posterleri yayınlandı. yumulunuz.

1 com

within temptation'dan yeni albüm

hollandalı senfonik rock grubu within temptation, canlı performanslarından oluşan yeni akustik albümününü piyasaya sürmeye hazırlanıyor. 2008 kasımında akustik repertuarla gerçekleştirdiği turnesindeki şarkıları "an acoustic night at the theatre" albümünde toplayan grup, albümde yer alan "utopia" şarkısında da bir klip çekti. 23 ekim'de single formatıyla müzikseverlerle buluşucak olan "utopia", grubun chris jones ile ortak çalışması olan bir parça. 30 ekimde piyasaya sürülmesi beklenen "an acoustic night at the theatre"ın tracklisti ise şu şekilde:

01. towards the end
02. stand my ground
03. caged
04. all i need
05. frozen
06. somewhere (feat. anneke van giersbergen)
07. the cross
08. pale
09. what have you done (feat. keith caputo)
10. memories
11. forgiven
12. utopia (feat. chris jones)
0 com

röyksopp'tan yeni video klip

geçtiğimiz haziran'da one love fest. kapsamında istanbul'u şenlendiren röyksopp, "junior" albümünde yer alan "this must be it" için çekilen yeni videosunu görücüye çıkardı. buyrun:

3 com

danny trejo, "predators" kadrosunda

şaşırtıcı bir haber değil elbette. bildiğiniz üzere robert rodriguez, trejo'nun kuzenidir ve filmlerinde trejo'ya irili ufaklı bir rol biçer. rodriguez'in prodüktörlüğünü yaptığı ve nimrod antal'ın yöneteceği yeniden çevrim olan "predators"'de trejo da rol alacak. kendisinin açıklamasına göre filmin çekimleri 1 ay sonra başlayacak. yine kendisinin belirttiğine göre, bir diğer rodriguez projesi olan "sin city 2"'de şu an için bir gelişme yokmuş ve proje düşünme aşamasındaymış.
2 com

a nightmare on elm street - fragman

metallica, smashing pumpkins, offspring, green day gibi grupların kliplerini çeken samuel bayer'in yönetmenliğini yaptığı "a nightmare on elm street" yeniden çevriminin fragmanı yayınlandı. jackie earle haley'in freddy krueger rolünde karşımıza çıkacağı film önümüzdeki nisan sonunda gösterime girecek.


0 com

yıldızlar bir arada

radiohead vokalisti thom yorke, 3 yıl önce yayınladığı "the eraser" albümündeki parçaları çalmak için bir grup ayarladı ve grupta kimler yok ki; radiohead prodüktörü nigel godrich, r.e.m. davulcusu joey waronker, mauro refosco ve red hot chili peppers basçısı flea. eğlenmek adına bir araya gelen beşli şu ana kadar grubun adını koymamış. 4 ve 5 ekim'de los angeles'ta "the easer" şarkılarını çalacak olan grup bakarsınız sonrasında da beraber takılmaya devam eder.
1 com

manu chao konser albümü yayınladı

2 sene önce şu zamanlarda "la radiolina" albümünü bize dinleten manu chao'dan yeni albüm beklerken o bizlere konser albümü sunmayı tercih etti. "baionarena" adını taşıyan konser albümü 2 cd'den oluşuyor ve 33 parça içeriyor. kayıtlarının bayonne, fransa'da yapıldığı albümde eski ve yeni albümlerinden parçaların yanı sıra kendisinin eski icraati olan mano negra'dan da parçalar yer alıyor. manu chao, daha önce 2002 yılında "radio bemba sound system" adında bir konser albümü yayınlamıştı. "baionarena" da o albümün genişletilmiş hali gibi gözüküyor. buyrun şarkı listesine göz atın.

cd 1

01 panik panik
02 el hoyo
03 peligro
04 casa babylon
05 tumba
06 mr. bobby
07 la primavera
08 radio bemba
09 bienvenida a tijuana
10 el viento
11 monkey
12 clandestino
13 desaparecido
14 rumba de barcelona
15 la despedida / mentira

cd 2
01 rainin’ in paradize
02 a cosa
03 la vacaloca
04 hamburger fields / merry blues
05 tristeza maleza
06 dia luna dia pena
07 machine gun
08 volver, volver
09 radio bemba / eldorado 1997
10 mala vida
11 sidi h’bibi
12 radio bemba
13 forzando maquina / mr. bobby
14 me quedo contigo (si me das elegir)
15 la vida tombola
16 l’hiver est la
17 crev’ la vie
18 pinocchio (viaggio in groppa al tonno)
0 com

bekle ki gelsin!

öncelikle bugünden itibaren 6 ekim'e kadar idefix, nick cave'in imzalı kitabını dağıtıyor bunu bildireyim. bir süre önce siren yayınları, kendi blogundan nick cave'in kitaplarını imzaladığını ve idefix'ten dağıtacaklarını duyurmuştu. sabah apar topar evden çıkmış ve bu olayı unutmuştum, okuldayken de aklıma geldiğinde eve dönene dek çoktan tüketilir dedim o kitaplar, üzerinde durmadım. az önce aklıma düştü, tekrar bakayım dedim. idefix şöyle bir politika yaratmış kendisine nick cave imzalı kitapları bugünden itibaren 6 ekim'e kadar her 50 liralık alışveriş yapan 20. kişiye vermeyi uygun görmüş. elbette nick cave imzalı bir kitaba sahip olmak kolay değil. ancak bu kadar da fırsat düşkünlüğü, para kazanmak için dolap çevirmek olmaz sanırım. eminim o kitapları kazananlar da birer nick cave hastasıdır!!! evet, o imzalı kitaba sahip olmak istediğim ve bu yolla olamayacağım içindi bu yazı...
0 com

portishead yeni albüm hazırlığında

11 yıl aradan sonra geçtiğimiz sene "3" albümünü çıkaran portishead bu sefer arayı açmamaya niyetli. gruptan geoff barrow yeni parçalar üzerinde çalışmaya başladıklarını açıkladı. yeni albüm için ise 1 yıllık bir süre verdi. grubun yeni albüm için büyük planları olduğundan da bahseden barrow, şu an için herhangi bir plak şirketiyle anlaşmalı olmadıklarını ve bu konuda özgür olduklarını ekledi.
0 com

"friends"in sinema filmi çekiliyor!

dünyanın en fazla izlenen komedi filmlerinden biri olan ve içerisinde jennifer aniston (rachel green), courteney cox arquette (monica geller), lisa kudrow (phoebe buffay), matt leblanc (joey tribbiani), matthew perry (chandler bing), david schwimmer (ross geller) gibi önemli isimleri barındıran "friends"in sinema filmi çekilecek. 1994-2004 yılları arasında tam 10 sezon süren dizinin sinema filminin 2011 yazında gösterime girmesi bekleniyor. friends, new york'ta yaşayan 6 kişilik arkadaş grubunun hayatını konu ediniyordu. güzel bir karar olmuş, merakla bekliyoruz.
0 com

"11'e 10 kala" "san sebastian"dan eli boş döndü

"istanbul film festivali"nde jüri özel ödülü'nü, "adana altın koza film festivali"nde ise en iyi senaryo ödülü'nü kazanan ve yönetmenliğini pelin esmer'in yaptığı "11'e 10 kala" filminin bu sene 18-26 eylül 2009 tarihleri arasında düzenlenecek olan "57. san sebastian film festivali"nin ana yarışma bölümü ve zabaltegi yeni yönetmenler yarışması bölümünde yer alacağını duyurmuştuk. festivalden eli boş dönen film, ana yarışma bölümünde verilen altın istiridye büyük ödülünü çinli yönetmen lu chuan'ın "city of life and death" (ölüm ve yaşam şehri) filmine kaptırdı.

festivalde jüri özel ödülü fransız yönetmen laurent cantet'in "le refuge" adlı filmine, en iyi yönetmen ödülü ise ispanyol yönetmen javier rebollo'nun "la mujer sin piano" filmine verildi.
0 com

"orada", "ghent film müziği festivali"nde

hakkı kurtuluş ve melik saraçoğlu'nun yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı filmi "orada", dünyanın en önemli film müziği festivali olan ve bu sene 6-17 ekim 2009 tarihleri arasında düzenlenecek olan "ghent film müziği festivali"ndeki ana yarışmada yarışıyor. filmin bestecisi alper maral alanının en prestijli ödülü olan françois truffaut ve birçok büyük yönetmenin bestecisi georges delaure adına verilen ödüle aday olarak gösterildi.

"orada"; anne, baba, abla ve bir erkek kardeşten oluşan parçalanmış bir ailenin hikayesini anlatıyor. yaprak dökümü misali. başarılar diliyoruz şimdiden.
0 com

"cirque du freak"'in devamı gelecek

"cirque du freak"'ten daha önce bahsetmiştim. film önümüzdeki aylarda avrupa ülkelerinde teker teker gösterime girecek. bizim sinemalara ise 19 mart'ta uğrayacak. film hakkında henüz izleyicilerden tepkiler belirsizken devam kararı alınmış. bu kararın alınmasındaki etken ise filmin aslında darren shan'in kitap serisinden çekiliyor oluşu. ilk filmde yer alan oyunculardan josh hutcherson ile chris massoglia devam filmini onaylamış. bakalım bu seri "twilight" kadar ilgi çekebilecek mi?
0 com

rob halford'dan christmas albümü

judas priest vokalisti rob halford, christmas için albüm çıkarıyor. solo projesi olan halford 3 adı altında çıkaracağı albüm "winter songs" adını taşıyor. albümden ilk single "get into the spirit" önümüzdeki salı günü satışa çıkacak. 26 ekim'de raflarda olacak "winter songs"'ta ise şu parçalar bulunuyor; "get into the spirit", "when christmas come for everyone", "light of the world", "what child is this", "oh holy night", "come all ye faithful". pentagram'dan da kurban bayramı için bir albüm bekliyoruz artık.
2 com

"güneş'i gördüm" 2010 oscar aday adayı

nejat gökçe başkanlığında toplanan sinemayla ilgili meslek kuruluşları temsilcileri, 6'ya 7 oyla mahsun kırmızıgül'ün filmi "güneş'i gördüm"ü 2010 oscar aday adayı olarak göndermeye karar verdi. "gökten üç elma düştü" (raşit çelikezer), güz sancısı (tomris giritlioğlu), hadigari cumhur (harun özakıncı), ıssız adam (çağan ırmak), karanlıktakiler (çağan ırmak), kıskanmak (zeki demirkubuz), mommo: kız kardeşim (atalay taşdiken), nokta (derviş zaim), pandora’nın kutusu (yeşim ustaoğlu), sonbahar (özcan alper), usta (bahadır karataş) ve 11’e 10 kala (pelin esmer) gibi önemli filmlerden oluşan listeden galip çıkan "güneş'i gördüm" mahsun kırmızıgül'ün 2. filmi.

istanbul'a göç eden bir ailenin dram dolu hikayesini konu edinen film, 12 mart'ta gösterime girdi ve 2.5 milyon seyirciye ulaştı.
0 com

"kıskanmak" üzerine...


kıskanmak romanı her ne kadar çirkinlik, güzellik, kıskançlık, tutku gibi insanlık temalarının üzerinde oturan bir öykü gibi görünse de, onu temelde insanın yazgısı ile ilgilenen bir hikaye olduğu için filme almayı düşündüm. yazgısı, tanrı vergisi çirkinliği tarafından belirlenmiş seniha’nın,bu yazgıya boyun eğen olmaktan çıkıp, nefret ettiği güzelliğin kaderini yazan olmaya doğru gidişinin öyküsü, insan ruhuna dair çok az anlatılmış öykülerden biri olduğu için ilgimi çekti. güzelliği çirkinlik tarafından sorgulayarak ve bunu sakınmadan, soyunarak anlatatan bir öykünün ise insanın acılarını anlamak ve anlatmak çabasına bir katkı sunacağını düşündüm.

nahit sırrı örik’in bu romanını ilk okuduğumda yukarıda sözü edilen durumla ilgili içerdiği derin gözlemler, karakterleri oluştururken klişelere başvurmamış oluşu, bunların anlatımında taraf olmaması, en trajik olayları bile sunarken gösterişin, büyüklenmenin tuzaklarına hiç düşmemesi ve basitliği, sadeliği hiç elden bırakmayışı hemen dikkatimi çekmişti. bir tür öykü anlatma ahlakı olduğuna da inandığım bu yaklaşımlardan, öykünün ve olayların cumhuriyetin ilk yıllarında geçmesine rağmen, zamanın gerçekliği dışında dönemi nerdeyse yok saymasından ve insan ruhunun evrim geçirmeyen―hiç değişmeyen― varlığını sanat yapıtı üretmek adına bile bozmayan tavrından ayrıca etkilendim. çünkü bu açıdan bakılınca, insanlığın yazgısının, ruhsal gerçekliğinin hiç değişmediği, değişenin yalnızca fiziksel gerçekliğin olduğu çok açık. ve hamlet hâlâ bugünün hikayesini anlatıyorsa, nahit sırrı’nın bu bakışı çok doğru.

zeki demirkubuz

0 com

neve campbell "scream 4" kadrosunda

kambersiz düğün olur mu? olmaz tabi. üçlemenin tümünde rol alan neve campbell, 4. filmde de oynayacak. courteney cox ve david arquette'in ön ayak olduğu dördüncü filmin çekimlerine nisan veya mayıs ayında başlanacağı söyleniyor. dimension film yönetmen olması için wes craven ile görüşmeleri sürdürmekte.
0 com

yeniden çevrilecek korku filmleri (3)

kaldığım yerden devam ediyorum ve seriyi tamamlıyorum. önceki kısımlar için bakınız:
yeniden çevrilecek korku filmleri (1)
yeniden çevrilecek korku filmleri (2)

night of the demons: 1988'de çevrilen ve 10 gencin halloween gecesi daha önce hull ailesinin öldürüldüğü evde parti yapmak için toplanmasını ve korku dolu vakitler geçirmesini konu alan filmin yeniden çevriminde bolca kan ve seks yer alıyormuş. önümüzdeki ay abd'de gösterime girecek olan filmin yönetmeni adam gierasch.

plan 9 from outter space: edward d. wood jr.'ın yazıp yönettiği orijinal film 1959 tarihli. filmin yeniden çevrim haklarını darkstone entertainment satın almış. ve filmin yönetmeni john johnson olarak belirlenmiş.

people under the stairs: wes craven'ın bir gazete haberinden esinlenerek yazdığı ve 1991'de vizyona soktuğu filmi yeniden çevrilecek filmler arasında yer alıyor. bildiğiniz gibi kendisinin ilk filmi "the last house on the left" bu sene yeniden çevrilmişti.

predator: şu sıralar "machete" ile uğraşan robert rodriguez'in çekmek istediği filmlerden birisi de 1987 tarihli "preadator". kendisi şu an diğer projeler üzerine çalıştığından ne zaman bu işe el atacağı bilinmiyor.

poltergeist: steven spielberg'in senaryosunu yazdığı ve tobe hooper'ın yönettiği 1982 yapımı film vadim perelman tarafından yeniden çevriliyor. filmin önümüzdeki sene vizyona girmesi bekleniyor.

rocky horror picture show: 1975 tarihli kült film mtv ve sky movies'in ortak prodüksiyonuyla tv filmi olarak yeniden çevrilecek. ve film, orijinal senaryosuna sadık kalacak. filmin yönetmeni ve oyuncu kadrosu şu an için belirsiz.

room 205: sam raimi'nin el attığı projelerden birisi de 2007 danimarka yapımı olan "kollegiet". üniversiteye giden bir kızın kaldığı odada yaşadığı gizemli olayları anlatıyor.

scanners: david cronenberg'in 1981'de yazıp yönettiği filmin yeniden çevriminin senaryosunu david goyer hazırlamış ve "saw"'un yönetmeni darren lynn bousman filmi çekecek. film dimension tarafından sahiplenilmiş.

shocker: wes craven bu sefer kendi filmini yeniden çevirecek. 1989 tarihli orijinalinin senaryosunu da kendisi hazırlamıştı. yeni film ile ilgili ayrıntılar henüz belirsiz.

the seventh victim: 1943 tarihli film, new york'ta bir kadının kaybolan kızkardeşinin izini sürerken satanist bir tarikata rastlamasını konu alıyor. yeniden çevrim ile ilgili ayrıntılar henüz belirsiz.

silent night, deadly night: daha önce "the fog"'un yeniden çevrimini yapan david foster productions bu filme de el atmış. orijinal film sinemalarda baya bir olay yaratmıştı, bakalım bu da o raddede olacak mı?

suspiria: bir dario argento klasiği olan "suspiria", david gordon green'in ellerine emanet. filmde natalie portman'ın yer alacağı dedikoduları var.

they live: john carpenter'ın bir başka filmi daha remake listesinde! universal studio ve strike entertainment şu sıralar filmin haklarını elinde bulunduran les mougins ile pazarlık halindeymiş.

the thing: ve bir diğer carpenter klasiği olan "the thing" de çevrilecekler arasında. bu versiyon, orijinalinin de beslendiği john w. campbell jr.'nin öyküsü olan "who goes there"'den daha çok pasaj içerecekmiş. filmin yönetmeni ise matthijs van heijningen.

total recall: philip k. dick'in "we can remember it for you wholesale" adlı kısa öyküsünden paul verhoeven'in 1990'da çektiği film önümüzdeki yıllarda yeniden karşımıza çıkabilir.

the wolfman: 1941 tarihli "the wolf man" universal'in dev bütçesiyle yeniden hayata geçirildi. gelecek nisan ayında gösterime girecek olan filmde benicio del toro, anthony hopkins gibi isimleri izleyeceğiz.
0 com

nick cave & warren ellis gururla sunar "white lunar"

iki günde bir nick cave hakkında yazıyoruz, nick cave basın organı gibi olduk ancak bunu da yazmamak olmazdı. ikili bildiğiniz üzere 15 yıldan fazladır beraber müzik yapıyorlar, the dirty three, bad seeds, grinderman... ve beraber film soundtrackleri için çalışmaları da var. örneğin, senaryosunu nick cave'in yazdığı "the proposition" (2005), "the assassination of jesse james" (2007). 21 eylül'de piyasaya çıkan ve iki cd'den oluşan "white lunar" albümünde cave ile ellis beraber çalışmalarını barındırıyor, bazı yayınlanmamış materyallerle beraber. koleksiyonerlerin dikkatine...
0 com

2 adet "coco chanel" filmi

ünlü moda duayeni coco chanel'in meşhur olmadan önceki hayatının konu edileceği ve başrolünde "le fabuleux destin d'amélie poulain" filminin yıldızı audrey tautou'nun yer alacağı filmin çekileceği haberini daha önce duyurmuştuk. film 6 kasım'da "coco avant chanel" adı altında vizyona girmeden hemen önce, 16 ekim 2009 tarihinde bu sefer coco chanel ve ünlü kompozitör igor stravinsky'nin yaşadığı aşkı konu edinen "coco chanel & igor stravinsky" filmi vizyona girecek.

chris greenhalgh'ın 2002 yılında yazdığı "coco & igor" isimli romanından yine kendisi tarafından senaryolaştırılan "coco chanel & igor stravinsky"nin yönetmenliğini jan kaunen yapmış. ayrıca film 2009 cannes film festivali'nin de kapanış filmi idi.
0 com

stephenie meyer'in "göçebe"'si filme çekilecek

şu sıralar oldukça popüler olan twilight serisinin yazarı stephenie meyer'in geçtiğimiz sene basılan kitabı "the host" (göçebe) beyazperdeye uyarlanıyor. "the truman show"'un senaristi andrew niccol, şu sıralar romanı senaryolaştırmakla meşgul. bilim kurgu türündeki roman, twilight serisinde olduğu gibi bir aşkı merceği altına alıyor. kitabın konusu ise şöyle:

dünya, gezegenleri daha da iyileştirmek amacıyla oraya yerleşen ruhlar tarafından işgal edilir. yakalanan insanların içine ruhlar konur ve ruhlar insanları yönetmeye başlar. fakat bu durum melanie stryder için geçerli değildir. içine yerleştirilmiş olan ruh göçebe tam olarak melanie'yi kontrol edememektedir. melanie'nin kışkırtmasıyla ruh istilasından kaçan insanların sığınağını keşfeder. fakat oradaki insanlar başta melanie'nin sevgilisi jared olmak üzere göçebe'ye alışmakta zorlanırlar. çünkü içerisinde melani'nin hala var olduğuna inanmıyorlardır. üstelik aynı yerde yaşayan kişilerin de saldırısına uğrar. ama sonunda insanlara kendini kabul ettirir ve onlara ihtiyaçlarını bulmada yardım eder. içinde hala varlığını hissettiği melanie'yi ortaya çıkarmak için kendini feda eder.

2 com

cronenberg, "the fly"'ı yeniden çevirecek

son dönem filmlerinde şiddet üzerine eğilen david cronenberg, 1986'da çevirdiği "the fly"'ın yeniden çevirimini yapmayı planlıyor. ilk olarak 1958'de george langelaan'ın öyküsünden yola çıkarak kurt neumann'ın çektiği filmin yeniden çevrimini cronenberg 1986'da yapmıştı. filmin çekimlerinin ne zaman başlayacağına dair henüz bir bilgi yok.
0 com

rock'n roll meets vampires

rob stefaniuk'un yazıp yönettiği ve henry rollins, iggy pop, alice cooper, moby gibi isimlerin rol aldığı "suck" rock'n roll ile vampirleri buluşturuyor. kimilerine göre 1975 tarihli "the rocky horror picture show" gibi kült klasik olma potansiyeli taşıyan filmin prömiyeri toronto film festivali'nde yapıldı. filmde, albüm çıkartmak için her şeyi yapabilecek sıradan bir grup olan the winners'ın talihinin, bas gitaristinin bir gece vampir tarafından ısırılmasıyla, dönmesini anlatıyor. filmin soundtracki de dikkat çekici; iggy pop'tan "tveye" ve "success", alice cooper'dan "i am a spider", velvet underground'dan "sweet nuthin", david bowie'den "here comes the night" ve rolling stones'dan "sympathy for the devil" soundtrackte yer alan parçalardan bazıları.


3 com

tori amos'tan kış temalı albüm

mayıs ayında "abnormally attracted to sin" albümünü çıkaran tori amos durmuyor ve 11. stüdyo albümünü 10 kasım'da piyasaya sürüyor. kış temasına sahip olan albüm "midwinter graces", tori amos'un aynı zamanda ilk mevsim temalı albümü olma özelliğini taşıyor. cover yapmayı adet edinmiş sanatçı bu sefer gözünü kilise korolarının söylediği şarkılara göz dikmiş. işte o şarkılar:

01. what child, nowell
02. star of wonder
03. a silent night with you
04. candle: coventry carol
05. holy, ivy, and rose
06. harps of gold
07. snow angel
08. jeanette, isabella
09. pink and glitter
10. emmanuel
11. winter’s carol
12. our new year
0 com

mj'nin yeni single'ı ekimde çıkıyor

geçtiğimiz haziran ayında aramızdan ayrılan michael jackson'ın daha önce yayınlanmamış single'ı "this is it" 12 ekim'de piyasada olacak. single'da yer alan parçada kendisine jackson 5 eşlik etmiş. ve söz konusu parça aynı adı taşıyan belgeselin kapanışında yer alıyor. yine aynı isim altında olan ve 2 cd'den oluşan toplama albüm ise 26 ekim'de raflarda olacak. belgesel ise 28 ekim'de gösterimde...
1 com

turkish debut film days

macaristan'ın 2010 yılı avrupa kültür başkenti ilan edilen pecs kentinde düzenlenen "5. moveast cinepecs uluslararası ilk yönetmen filmleri festivali"nde "türk ilk yönetmen film günleri" düzenlenecek. sadece "ilk yönetmen filmleri" arasında yapılan uluslararası yarışma öncesinde türk sineması'nın başarı kazanmış ilk yönetmen filmlerinden dört tanesini izleyicilere sunacak. festivalde mahmut fazıl coşkun'un "uzak ihtimal", murat düzgünoğlu'nun "hayatın tuzu", aydın bulut'un "başka semtin çocukları" ve sırrı süreyya önder'in "beynelmilel" filmleri pecs'in 400 kişilik festival salonu urania'da gösterilecek.

aynı festivalin yarışma bölümünde tatil kitabı ve yarışma dışı bölümünde "mommo: kız kardeşim", "kabadayı", "pandora'nın kutusu", "iki çizgi" ve "yumurta" filmleri de yer alıyor.
3 com

the fall (2006)

yönetmen tarsem singh'ın 18 ülke ve 26 farklı mekanda çektiği the fall'un senaryosunu dan gilroy, nico soultanakis ve tarsem singh beraber yazmış. berlin film festivali'nden ödülle dönen film aynı zamanda ülkemizde de istanbul film festivali kapsamında gösterildi. başrollerinde pushing daisies dizisinin ned'i lee pace'in yanısıra muhteşem oyunculuğu ve aksanı ile kendisine hayran bırakan catinca untaru ve justine waddell, kim uylenbroek gibi isimlerin yer aldığı filmin önemli bir özelliği de içerisinde hiçbir özel efekt bulundurmaması. kısacası imdb'nın layık gördüğü 8.0 puanı haketmekte olan bir film the fall.

filmlerde dublörlük yaparak geçimini sürdüren roy hem sakatlanarak hastanelere düşmüş, hem de çok sevdiği kız arkadaşı tarafından terkedilmiştir. 10 yaşlarında olan alexandra ise kolu kırıldığı için aynı hastanede bulunmaktadır. tesadüf eseri tanışan bu ikili, yaşadığı acılar yüzünden intihar etmek isteyen roy'un yürüyemediği için alexandra'dan morfin istemesi ve bunun karşılığında ona hikaye anlatması üzerine yakınlaşır.

sıkıntısını ve acısını alexandra'ya kendi ürettiği bir hikayeyi anlatarak geçirmeye çalışan roy, aslında küçük kızın psikolojisini yavaş yavaş çökertmeye başlayacaktır.

hikaye, acımasız vali odious'tan nefret eden ve onu öldürmek için yemin etmiş olan 6 adamın hikayesidir. odious'un binlerce kölesinden biri olan otta benga kardeşinin ölümüne sebep olduğu için, patlayıcı uzmanı luigi kusursuz bombalar yaptığından odious onu toplumdan dışladığı için, hintli adam güzel karısını elinden çaldığı için, ingiliz bilimci charles darwin ise araştırmaları için gerekli olan muhteşem kelebek americana exotica'nın ölüsünü yolladığı için odious'tan nefret etmektedir. aralarına daha sonra katılan mystic ise karnında güzel kuşlar besleyen! ve yaşadığı güzelim toprakları yaktığı için odious'tan nefret eden bir kabile üyesidir. kısacası hikayemizin ana teması ortak yanları vali odious'a olan nefretleri olan bu 5 adamın onu öldürmek için sarfettikler çaba ve adım adım yaklaşmalarıdır.

roy hikayeyi anlatır, alexandra dinler. alexandra dinlemeye başladıkça kendisini hikayenin içinde bulur. roy da yaşadığı ruh halinin yansıması olarak hikayeyi karmaşık ve acımasız bir hale getirir. sonuç mu? hayal gücünü yeni yeni keşfetmeye başlayan küçük bir kızın hikayenin içinde boğulması ve mutlu son için roy'a yalvarması.

aylar önce başlayıp son 20 dakikasını izlemediğim ve ertelediğim bir film the fall. sanırım film konusunda hayatımın en büyük pişmanlığını burada yaşadım. görsellik arayanlar için ideal bir film, hatta son değil tüm zamanların en iyilerinden. izlenmeli.

* filmin afişinin de sürrealizmin ustası salvador dalí'nin "il volto di mae west" eserinden esinlendiğini eklemek isterim.
1 com

"twilight saga: new moon" soundtrack albümü

merakla beklenen twilight serisinin ikinci filmi olan "new moon"'un soundtrack albümünde yer alan parçalar açıklandı. daha önce soundtrackte yer alması beklenen radiohead'den thom yorke yeni şarkısı "hearing damage" parçasıyla yer alacak. ilk filme "supermassive black hole" parçasını veren muse, "new moon" için yeni albümde bulunan "i belong to you" parçasını remixlemiş. filmdeki bir başka yeni parça ise death cab for cutie'den. 26 ekim'de yayınlayacakları single'dan "meet me on the equinox" soundtrack albümün açılış parçası. albümde yer alan tüm parçalar ise şöyle:

death cab for cutie – 'meet me on the equinox'
band of skulls – 'friends'
thom yorke – 'hearing damage'
lykke li – 'possibility'
the killers – 'a white demon love song'
anya marina – 'satellite heart'
muse – 'i belong to you (new moon remix)'
bon iver and st vincent – 'rosyln'
black rebel motorcycle club – 'done all wrong'
hurricane bells – 'monsters'
sea wolf - 'the violet hour'
ok go – 'shooting the moon'
grizzly bear – 'slow life'
editors – 'no sound but the wind'
alexandre desplat – 'new moon (the meadow)'

0 com

iyi ki doğdun nick baba!

junkie, punk, yazar, şair, müzisyen, senarist, oyuncu... veya benim için hayatımın en güzel dakikalarının soundtrackini yapan adam, nick cave, bugün 52 yaşına bastı. olmasaydı eminim çok büyük bir boşluk olurdu. iyi ki varsın!
0 com

nick cave'in sesiyle "the cat piano"

"the cat piano", eddie white ve ari gibson tarafından yönetilen 8 dakikalık bir kısa film. animasyon türündeki film eddie white'ın bir şiirine dayanmakta. white, bu şiiri beat yazarı jack kerouac'ın romantik yanından ve edgar allen poe'nun yapıtlarındaki o korku verici yönünden esinlenerek yazmış. nick cave'in anlatıcılığını yaptığı film, bohem hayatı süren kedilerin şehrinde güzel bir kediye tutkun olan yalnız bir beatnik şair kedinin öyküsünü anlatıyor. bir gün şehri karanlık ve gizemli bir adam basar ve bu kedileri kendi müzikal planı için kaçırır. onlardan kedi piyanosu yapacaktır. bizim şair ise adamın elinden sevdiceğini kurtarmaya ve kentin talan oluşunu durdurmaya çalışır.

0 com

julie & julia

nora ephron'ın yeni filmi "julie & julia", 16 ekim 2009 tarihinde vizyona girecek. filmin konusu julie powell'ın "julie and julia" kitabı ile julia child ve alex prud'homme'un "my life in france" kitabının harmanlanmasından oluşuyor. daha önce oscara aday gösterilmiş "doubt" filminde karşımıza çıkan ikili meryl streep ve amy adams'ın başrollerinde yer aldığı film 15-24 ekim 2009 tarihlerinde düzenlenecek olan "4. roma film festivali"nin de kapanış filmi olacak.
3 com

ben x (2007)

nic balthazar'ın aynı isimli kitabından kendisi tarafından senaryolaştırılarak beyazperdeye uyarlanan filmin yönetmeni de kendisi ve başrollerinde greg timmermans, laura verlinden, marijke pinoy, pol goossen, titus de voogdt gibi isimler yer alıyor. ülkemizde 27. uluslararası istanbul film festivali ve altın koza film festivali kapsamında gösterilen film, uluslararası film eleştirmenleri birliği tarafından fipresci ödülü'ne, montréal film festivali'nde de grand pix ödülü'ne layık görüldü.

ismini flamanca'da ben hiçim anlamına gelen "ik ben iks" deyiminden alan film, herkesten farklı otistik bir gencin içinde boğulduğu hayatını anlatmaktadır. archlord isimli bilgisayar oyununu düzenli olarak oynadığından dolayı oldukça yüksek bir seviyeye yükselen ve oyundakiler tarafından üstün biri olarak görülen ben, gerçek hayatta ise tam aksine çevresindekiler -özellikle okuldaki bazı arkadaşları- tarafından ezilmeye mahkum bir gençtir. bilgisayar oyunundaki karakterinin saygıdeğer olduğunu işin içine katınca ben'in kendisi de saygın ve sevilen biri olmak ister. okuldan eve, evden okula giderken bile hayatının neredeyse yarısı haline getirdiği oyununun görselliğini hayal eden ben, okuldaki bazı gerizekalı arkadaşları yüzünden malesef olmak istediği gibi biri olamayacaktır.

ben aynı zamanda archlord'da tanıştığı scarlite isimli kıza gönlünü kaptırmış, onun hayaliyle yaşamaya alışmış ama gerçek hayatta karşılaşma olasılıklarını düşünmemiştir. ben'in probleminden habersiz olan scarlite ise büyük bir istekle ben'le tanışmak istemektedir. bir yandan scarlite'in görüşme isteği arasında ikilemde kalan, bir yandan okuldaki ezilmelere karşı ayakta durmaya çalışan, bir yandan annesinin üzüntüsünü görmezden gelmeye çalışarak bir yandan da kendisini hasta olmadığına inandırmaya çalışan ben'in gerçekten dram yüklü hikayesi olmuş "ben x".

kişisel bakış açısına göre birçok ders çıkartılabilir. şahsen ben yeni neslin ezilen taraf üzerindeki hakimiyetinin ne kadar acımasız olduğu gerçeğini gördüm. bilgisayar oyunlarının insan üzerindeki etkisi, otistik bir gencin yaşam koşulları ve otistik bir çocuğu olan annenin psikolojik durumu da filmden çıkarılması gereke derslerden olabilir.

yönetmenin ilk denemesi olmasına rağmen oldukça sağlam, hatta 2007'nin en iyilerinden bir film çıkmış ortaya. filmde yer alan ve balthazar'ın romanından esinlenerek tasarlanan oyuna da www.archlordgame.com adresinden göz atabilirsiniz. sadece sonu için bile izlenmeye değer bu film, izleyin pişman olmazsınız.

3 com

it's a free world... (2007)

seneler boyunca sabah 9 akşam 6 çalıştınız. bazen işiniz uzadı, geç mesaiye kaldınız offlayıp pufflayarak. bir şekilde o işten çıkarılmak durumunda kaldınız. yeni işinizde de değişiklik yok. yine aynı sıkıcı mesailer... patronunuzun canı sıkıldığında size yaptığı surata katlandınız, isteklerini yerine getirdiniz. ama yine onu memnun edemediniz. bir gün işinizden ayrıldığınızda önünüze bir fırsat çıktı veya aklınızda bir fikir uyandı. kendi işinizi kurma fikri/fırsatı. ufaktan başlayıp ipleri elinize aldınız. peki çalışanlarınıza nasıl bir tutum sergilerdiniz? veya şöyle genelleyip sorayım; işleri nasıl yürütürdünüz? o güne değin patronların size olan acımasız yaklaşımını siz çalışanlarınıza sergileyip geçmişin acısını mı çıkarırsınız? yoksa yaşadıklarınızdan ders çıkarıp tatlı - sert bir ilişkiye mi girersiniz?

tam bir denge sorusu. ve ingilizlerin muhalif yönetmeni ken loach, "it's a free world..."'ta bu soruyu kurcalıyor.

bir insan kaynakları şirketinde çalışan angie, şirketinin göçmenler politikası üzerine polonya'ya gider ve orada ingiltere'de çalışmak isteyen kişilerle görüşme yapar. iş sonrası çalışanlarla beraber bir barda takılırken patronunun tacizine uğrar. uğradığı bu olayı içine atmak yerine patronuna tepki verir ve onu diğer çalışanların yanında küçük düşürür. ve polonya dönüşünde işine son verilir.

yeni bir başlangıç yapmak isteyen angie ev arkadaşı rose'u bu işi beraber yapabilecekleri konusunda ikna eder. ve takıldıkları barın arka tarafında yer alan arsayı ofis olarak kullanmaya karar verirler. rose şirketin mali denetim konularını üstlenirken, angie ise önceki işindeki tecrübesine ve çevresine dayanarak bağlantılar sağlamaya çalışır. genel olarak göçmenlere kısa süreli işler bularak bir süre illegal olarak takılmaya karar veren ikili yeterli maddi durumu sağlayınca şirketi yasal hale getirmeyi planlar. ilk başlarda işler istedikleri gibi gitse de anlaşmalı olduğu şirketlerden birinin çalışanlara maaşları ödememesiyle rüzgar tersine döner.

özgür bir dünya... kuralları koy ve harekete geç!

senaryoyu yazan paul laverty, bu olayla filmin beraber filmin ana karakteri angie'deki dönüşümü gözler önüne sermiş. angie'nin başlarda göçmenlere olan yaklaşımını evraklara olmadığı gerekçesiyle işe almadığı iranlı adamla olan ilişkisinde görebiliriz. iranlı adamın yaşadığı yere giderek, onun ve ailesinin dertlerini dinlemiş, onlara yardımcı olmaya çalışmıştır. gözünü hırs bürüdükten sonra ise aynı konumda olan göçmenlerin yaşamaya çalıştığı karavan kampını kendi çıkarları doğrultusunda gözünü kırpmadan polise şikayet eder.

bu ufak ve yasal olmayan şirketin kuruluşunda rose'un hazırladığı basit logo'dan ve klişe isimden amatörce hareket edildiğini görebiliriz. ve şirketin sahip olduğu gelişimin angie'nin içindeki hırs ile paralel olduğunu... oğluna daha iyi bir yaşam standartı sağlamayı amaçlayan rose, beraber çalıştığı bir fabrikanın patronundan çalışma iznine sahip olmayan göçmenlerin nasıl kaçak yolla çalıştırabileceği konusunda bilgi alır ve bunu bir sürelik de olsa işleme koyar. onu bu işte rahatlatan şey ise aynı olayı uygulayan bir mafya patronunun devletten bu konuda sadece uyarı almasıdır. ona göre bir çocuk sahibi dul bir kadını kim ne yapsın ki? halbuki sistem, büyük balıklarla uğraşmak yerine küçük olanları avlamayı tercih eder.

angie'nin içerisindeki hırsın ve kapitalizmin getirdiği o vahşi dürtünün yansımaları babasıyla olan konuşmalarında da hissedilebilir. babasının onu ziyarete geldiğinde şahit olduğu, angie'nin iş isteyenlere karşı saygısız tavrı üzerine girdiği muhabbette angie'nin "işlerin artık böyle yürüdüğü" lafı veya bir başka gün parktaki muhabbetlerinde iş ve sosyal ahlaka olan yaklaşımlarının farklılığı örnek gösterilebilir.

ken loach, ön planda sömüren - sömürülen ilişkisini sunduğu filmin zeminine de göçmen sorununu iliştirip ortaya vurucu bir film çıkarmış. finali de öğünç'ün eklemesiyle yapalım; loach, bu sefer kamerasını ezilenlere değil, ezen tarafa çevirmiş. hem de sadece angela'yı sorunun başat karakteri olarak gösterme kolaylığına kaçmadan, her zaman yaptığı gibi problemin ana kaynağına inmeyi başarmış. vahşi kapitalizme, hepimizi barbarlaştıran sisteme...
0 com

middle of nowhere (2008)

hemcinslerim size sesleniyorum! eşcinsel eğilimi olanlar, sizi tenzih ediyorum. aradan çekilebilirsiniz. aranızda kadınları çözebilmiş olan var mı? duyamıyorum! peki ne istediklerini anlayabilmiş olan? kamışa su yürümesiyle başlayan ve popo deliğimize pamuk tıkanana dek sürecek olan karşı cinsle münasebette "ben onları çözerim" iddiasında olan? "ben işi çözdüm hocaaa" diyebilenler büyük bir yanılgı içerisindesiz ve çok geçmeden neyin ne olduğunu anlayacaksınız!

dorian spitz, daha 17'sinde, hayatın başlangıcında ve kıyısında. evlat edinildiği zengin aile tarafından büyütülmüş. ailenin güzel ve büyük bir evi, bmw arabaları var. ama dorian biraz farklı, kurallara pek takılmayan cinsten. aile büyüğü tarafından karakter edinmesi için yaz tatilinde su parkında çalışması isteniyor. işe yürüyerek gidip gelecek. yürümek sağlık kazandırır, sağlık ise karaktere etki eder-miş. dorian ise yine kendi kafasına göre takılıyor, gözünü su parkında kazanacağı üç beş kuruş yerine, ot işinde dönen paraya çeviriyor ve torbacılık yapıyor.

grace berry, 19'unda ama yaşadıkları onu daha olgun kılıyor. annesi, babasını amcasıyla aldattığından babası bu sadakatsizliğe tahammül edemediğinden yaşamını sonlandırmış. anne ise gününü gün etme derdinde. grace'in kredi kartlarını kullanıyor ancak geri ödeyemiyor. grace ise istediği üniversite ve bölümde okuma hakkını elde ediyor ancak kaydolabilmesi için 12.000 papele ihtiyacı var. yaşadığı kasabada iş imkanları sınırlı. o da su parkının yolunu tutuyor para kazanmak için.

taylor elizabeth berry, 15'inde çıtır bir kız. ismi, annesi tarafından maksatlı konulmuş. annesi tarafından model yapılmaya çalışılıyor. hani şu son zamanlarda amerikan annelerinin kızlarını müzik, moda gibi sektörlere pompalamaya çalıştığı gibi. reklam ajansı görüşmelerine gidiliyor, saç bakımları yapılıyor... grace'in eğitimi için akıtılmayan musluk, bu ufaklık için ardına kadar açılıyor. ama taylor bu olanlardan pek memnun değil. hem gözü öyle mankenlikte de değil, istediği sadece yaşıtları gibi takılabilmek.

grace, dorian'ın dikkatini su parkındaki ilk gününde çeker. iş çıkışı yanına yaklaşır şansını dener. grace pek yüz vermez. dorian bakıyor istediğini böyle elde edemeyecek, arkadaş damarından girmeye çalışıyor. ona kendi işinde yardımcı olmasını teklif ediyor ve ona arabasıyla istediği yere götürmesi için 100 $ teklif ediyor. paraya ihtiyacı olan grace de geri çeviremiyor teklifi. bu gidip gelişmeler ikiliyi birbirine yakınlaştırıyor. grace de zamanla işin ayrıntılarını öğreniyor. ancak kendi çıkarı için işe devam ediyor. su parkında çalışırken kasabanın zenginlerinden olan ben pretzler grace'i beğenir. oğlan hem yakışıklıdır hem paralı. dorian'ın tüm engellemelerine rağmen grace, ben ile yakınlaşır. ancak bu ilişkide beklediğini bulamaz.

senaryosunu michelle morgan'ın yazdığı, john stockwell'in yönettiği bir bağımsız amerikan filmi olan "middle of nowhere", 20 yaş öncesi gençliğin sıkıntılarını dile getiriyor. girişte bahsettiğim kadınların o çözülemeyen halini grace'in üzerinde görebilirken dorian'da da devirler geçtikçe daha da baskınlaşan gençliğin kararsızlığı, tutunamayışı ve ait olamama duygusunu hissediyoruz. bu anlamda da "hiçbir yerin ortasında" ismi anlatılanı tamamlıyor.

"genova"'da annesini kaybettikten sonra farklı bir ülke ve kültürde kendisini bulmaya çalışan ailenin büyük kızını canlandıran willa holland, bu filmde de ailenin model yapılmaya çalışılan küçük kızını başarıyla canlandırıyor. susan sarandon'u anne rolünde izlediğimiz "middle of nowhere"'de en çok dikkat çeken performansı dorian rolünde anton yelchin sergiliyor. henüz çok fazla kişi tarafından keşfedilmeyen "middle of nowhere" hakkında izleyenler tarafından övgüyle bahsediyor. edinilip izlenesi bir film.
0 com

cohen'in valencia konseri yarım kaldı

geçtiğimiz ayın başında istanbul'da iki akşam arka arkaya konser veren leonard cohen, önceki akşam valencia'da sahnede baygınlık geçirdi. "bird on wire"'ın son kısımlarında dengesini kaybeden cohen'e orkestrasındaki müzisyenler yardımcı olmuş. ancak birkaç dakika sonra yeniden dengesini kaybedip bayılınca konser yarım kalmış. bbc'ye göre rahatsızlığın nedeni besin zehirlenmesi. istanbul'dan ayrılırken the marmara'nın kendisini çok iyi beslediğinden bahsetmişti cohen, demek ispanyol yemekleri yaramamış kendisine. geçmiş olsun diyoruz buradan.
0 com

ada: ilk türk zombi filmi

sinema yazarları talip ertürk ve murat emir'in senaristliğini, yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendiği ilk türk zombi filmi ada'nın çekimleri tamamlandı. çekimleri büyükada'da yapılan film korku-komedi türünde olmasının yanısıra türklerin çektiği ilk zombi filmi olma özelliği taşıyor. aralık 2009'da vizyona girmesi beklenen film beş kişilik bir arkadaş grubunun bir düğüne katılmak için büyükada'ya gitmesini anlatıyor, zaten gerisi malum. beklentiye girmeli miyiz bilinmez ama beklemeye koyulduk bile. hadi bakalım.
0 com

yeniden çevrilecek korku filmleri (2)

dün başladığım yazıya kaldığımız yerden devam ediyorum. ilk kısmı kaçıranlar için: yeniden çevrilecek korku filmleri (1)

escape from new york: john carpenter'ın nick castle ile beraber yazdığı ve tek başına yönettiği 1981 tarihli filmin yeniden çevrimi uzun zamandır planlanıyor. dave kajganich'in senaryosuna katkıda bulunacağı yeni filmin "escape from earth" adı altında gösterilmesi düşünülüyor.

the funhouse: korku sinemasının önemli yönetmenlerinden tobe hopper'ın 1981 tarihli filmi de yeniden çevrilecek filmler arasında bulunuyor. universal ve strikeforce entertainment, filmin haklarını satın aldı. ancak projenin yönetmeni ve oyuncu kadrosu henüz belirsiz.

the gate: orijinali 1987 tarihli olan filmi alex winter yönetecek. winter daha önce "bill & ted's excellent adventure" ve "freaked"'ı yönetmişti. yeniden çevrimin 3d formatında olması da ihtimaller arasında bulunuyor.

ghost busters: bu süper eğlenceli film orijinal kadrosuyla yeniden çevriliyor! columbia pictures'ın üstlendiği projede lee eisenberg ve gene stupnitsky senaryoyu düzenliyor. dan aykroyd, bill murray, harold ramis ve ernie hudson'dan oluşan takım yine hayaletleri avlamaya çalışacak.

house on sorority row: mark rosman'ın yazıp yönettiği 1983 yapımı korku filmi stewart hendler tarafından yeniden çevrildi. film, "sorority row" adı altında gösterime girdi.

the host: orijinal adı "gwoemul" olan güney kore filminin yönetimi fredrik bond'a emanet. projenin prodüktör koltuğunda ise "karayip korsanları" serisinden tanıdığımız gore verbinski oturuyor.

hellraiser: clive barker'ın kendi romanından yola çıkarak senaryolaştırdığı ve 1987'de çektiği filmin yeniden çevriminde dikkat çeken nokta yönetmeninin pascal laugier oluşu. hatırlatalım, kendisi "martyrs"'ın yönetmenidir.

i walked with a zombie: inez wallace'ın öyküsünden yola çıkılarak 1943'te çekilen bu filmin haklarını da twisted pictures kapmış. twisted pictures, "saw" serisinin de haklarına sahip biliyorsunuz. projeyle ilgili henüz bir ayrıntı belli değil.

stephen king's it: bunun haberini daha önce yazmıştık gerçi. 1990 yapımı olan tv filmi, yine stephen king romanları olan "hayvan mezarlığı" ve "new york'tan kaçış" filmlerinin yeniden çevrimini yapan dave kajganich yönetecek.

invasion of the body snatchers: jack finney'in bilim kurgu ve korku öğelerinden oluşan romanından 1956'da çekilen filmin hakları twisted pictures tarafından satın alınmış. 1978'de de yeniden çevrilen film ile ilgili şu an için kayda değer bir gelişme yok.

lake mungo: 2008 tarihli avustralya yapımı olan korku filmi. filmin haklarını satın alan paramount vintage yeniden çevrimi 2011'de vizyona sürmeyi planlıyor.

monster squad: fred drecker'ın 1987 tarihli kült filmini "the mummy: tomb of the dragon emperor" filminin yönetmeni olan rob cohen yönetecek.

martyrs: geçtiğimiz sene pascal laugier'in çektiği film fransız korku sinemasının en önemli örnekleri arasına girmişti. amerikalılar da doğal olarak hemen filme el attı. film yine laugier'in ellerinde ama bu defa amerikan topraklarında çekilecek.

motel hell: bu kült filmin remake haklarını mgm elinde bulunduruyormuş ancak twisted pictures'a satmışlar. twisted'ın "saw"'dan parsayı nasıl toparladığını da görüyoruz böylece. ancak daha sonra filmi çekmemeye karar verip mgm'ye iade etmişler haklarını. yönetmen koltuğunda da steven c miller bulunuyormuş.

the monkey's paw: w.w. jacobs'un öyküsünden yola çıkılarak 1933'te çevrilen filmin yeniden çevrimi defalarca yapıldı. bu sefer 1933'teki orijinal esas alınıp çevrilecekmiş.

(devamı gelecek...)