devrim arabaları (2008)
daha önce "kuruluştan kurtuluşa fenerbahçe", "hititler" ve "gelibolu" belgesellerini çeken tolga örnek'in geçtiğimiz sonbaharda vizyona sürdüğü film olan "devrim arabaları" yine belgesel yanı olan bir film. sıkı bir hazırlık süreci esnasında murat dişli ile beraber yazdığı senaryoyu birbirinden iyi oyunculardan oluşan, güçlü bir kadro ile beraber beyaz perdeye taşınmış. taner birsel, halit ergenç, vahide gördüm, uğur polat, selçuk yöntem, altan gördüm ve az dakika alsa da haluk bilginer filmde ön plana çıkan oyuncular.
1960 devrimiyle başa geçen cemal gürsel iktidarının 1 yıl sonrasında, katıldığı bir toplantıda "türkler'in araba yapamayacağına" dair yorum alınca oldukça sinirlenir. ve bir heyet toplayarak derhal bir araba yapılmasını ister ve bu arabanın sergileneceği gün olarak 29 ekim'i belirler. böylece daha topluiğnenin bile yapılamadığı bir ülkede, sanayileşme yolunda bir adım atılacak ve otomotiv sanayii sıfırdan yaratılacaktır. ulaştırma bakanlığı, bu görevi devlet demiryollarına verir, gündüz serter'in başını çektiği 23 mühendis eskişehir'de kendilerine tahsis edilen bir atölyede toplanır. demiryollarının çeşitli kademelerinde görev yapan bu 23 mühendisi zorlu bir görev beklemektedir. çoğu hayatlarında araba kullanmayı bırakın, araba bile görmemiştir. ve ayrıca arabayı tamamlamaları gereken süre oldukça kısıtlıdır; 130 gün.
özel hayatlarını bir kenara bırakan, bu işi gurur meselesi haline getiren mühendislerin karşısındaki olumsuzluklar gitgide artmaktadır.130 güne bir araba yetiştirmek amacıyla yola koyulan mühendisler, cemal gürsel'e dokunamayan muhalif grubun hedefi olur. yaptıklarını baltalamak amacıyla yetiştirilmesi gereken araba sayısı ikiye çıkarılır, ayırılan bütçede kısıntıya gidilir ayrıca basın organları kullanarak zaten bu projeye inancı olmayan türk halkını iyice olumsuz bir hava yaratırlar. kulaklarını tüm bu olaylara kapayan mühendisler ise dar zamanda oldukça iyi bir iş çıkararak iki tane araba üretirler (esasen 3 araba üretiliyor).
sonunu iyi bildiğimiz filmde, canını dişine takarak gece gündüz çalışan 23 mühendisin bu kadar kısa süreçte daha önce yapmadıkları birşeyi başarmak için kolkola girip çalışmalarına tanık olurken bir yandan da tavrını artık çok iyi bildiğimiz muhalif kesimin ve türk halkının umutsuz yanını izliyoruz. cumhuriyet'in ilk döneminde kurulan ve seri üretim yapabilecek kapasitesi olan uçak fabrikasının kapatılmasına dair anekdotta söylendiği gibi "türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz"'ı oldukça iyi vurguluyor film (hatta ne kadar ironiktir ki, bu söz filmin gişedeki başarısızlığı da açıklıyor. hiçbir kayde değer yanı olmayan, içi boş komedi filmlerimizin yanında malesef gişede iyi hasılat yapamadı "devrim arabaları" ve battı).
bir önceki paragrafta dediğim, sonunu iyi bildiğimiz lafı aslında havada kalıyor. devrim arabası hakkında bize söylenen, kafamızın içine sokulan ilk denemesinin yapıldığı esnada bozulup, yolda kaldığıydı. halbuki, üretilen iki arabadan beyaz olanı kullanım testlerini başarıyla geçmiş, siyah olanı ise zamansızlıktan bu teste tabi tutulamamıştı. cemal gürsel'in tören esnasında siyah arabayı seçmesi ve arabanın benzin göstergesinde kaynaklanan sorundan dolayı benzininin yetersiz olması arabanın yarı yolda kalmasına neden olmuştu. bu hayal kırıklığı cemal gürsel'in hevesini kırar, kendisine muhalif grubun basını da arkasına almasıyla "pahalı ve lüzumsuz" olarak görülen bu proje aynen ortaya atıldığı gibi rafa kaldırılır. acı olan ise diğer "devrim"'in bugün bile hala tıkır tıkır çalışıyor oluşudur.
"devrim"'i sokaklarda yürütmek adına olağanüstü bir çalışma içerisinde olan mühendislerin öyküsüne aralarında en genç mühendis olan kemalettin'in çocuğunun doğumu, baş mühendis gündüz bey'in evinden ayrı kalması nedeniyle eşi suna ile yaşadığı ufak pürüzler katılarak dram dozu arttırılmış. ve bu bölümlerde de vahide gördüm'ün performansı oldukça iyi. erkek egemen kadrosu olan filmde dikkat çekici yanlardan biri olmuş. özellikle taner birsel ve selçuk yöntem başta olmak üzere tüm oyuncular ortaya güzel bir oyun dökmüş. ışık ve görüntülerin üst düzeyde olduğu filme demir demirkan'ın yazdığı prag filarmoni orkestrasının yorumladığı müzikler damgasını vuruyor ve sahneleri tamamlıyor.
ilk olarak 24 ekim'de vizyona giren film, diğer filmlerin yanında gördüğü ilgisizlikten dolayı 1 mayıs'ta tekrar gösterime girmişti. ancak toplamda beklenilen gişe elde edilemedi malesef. film, festivallerde ise birçok ödüle layık görüldü. en son monaco film festivali'nde "en iyi film" ödülünü kaptı. yakın tarihimize dair iyi bir film olmasının yanı sıra türk sinemasının son dönemdeki en güzel eserlerinden biri olan "devrim arabaları" mutlaka görülmeli.
1960 devrimiyle başa geçen cemal gürsel iktidarının 1 yıl sonrasında, katıldığı bir toplantıda "türkler'in araba yapamayacağına" dair yorum alınca oldukça sinirlenir. ve bir heyet toplayarak derhal bir araba yapılmasını ister ve bu arabanın sergileneceği gün olarak 29 ekim'i belirler. böylece daha topluiğnenin bile yapılamadığı bir ülkede, sanayileşme yolunda bir adım atılacak ve otomotiv sanayii sıfırdan yaratılacaktır. ulaştırma bakanlığı, bu görevi devlet demiryollarına verir, gündüz serter'in başını çektiği 23 mühendis eskişehir'de kendilerine tahsis edilen bir atölyede toplanır. demiryollarının çeşitli kademelerinde görev yapan bu 23 mühendisi zorlu bir görev beklemektedir. çoğu hayatlarında araba kullanmayı bırakın, araba bile görmemiştir. ve ayrıca arabayı tamamlamaları gereken süre oldukça kısıtlıdır; 130 gün.
özel hayatlarını bir kenara bırakan, bu işi gurur meselesi haline getiren mühendislerin karşısındaki olumsuzluklar gitgide artmaktadır.130 güne bir araba yetiştirmek amacıyla yola koyulan mühendisler, cemal gürsel'e dokunamayan muhalif grubun hedefi olur. yaptıklarını baltalamak amacıyla yetiştirilmesi gereken araba sayısı ikiye çıkarılır, ayırılan bütçede kısıntıya gidilir ayrıca basın organları kullanarak zaten bu projeye inancı olmayan türk halkını iyice olumsuz bir hava yaratırlar. kulaklarını tüm bu olaylara kapayan mühendisler ise dar zamanda oldukça iyi bir iş çıkararak iki tane araba üretirler (esasen 3 araba üretiliyor).
sonunu iyi bildiğimiz filmde, canını dişine takarak gece gündüz çalışan 23 mühendisin bu kadar kısa süreçte daha önce yapmadıkları birşeyi başarmak için kolkola girip çalışmalarına tanık olurken bir yandan da tavrını artık çok iyi bildiğimiz muhalif kesimin ve türk halkının umutsuz yanını izliyoruz. cumhuriyet'in ilk döneminde kurulan ve seri üretim yapabilecek kapasitesi olan uçak fabrikasının kapatılmasına dair anekdotta söylendiği gibi "türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz"'ı oldukça iyi vurguluyor film (hatta ne kadar ironiktir ki, bu söz filmin gişedeki başarısızlığı da açıklıyor. hiçbir kayde değer yanı olmayan, içi boş komedi filmlerimizin yanında malesef gişede iyi hasılat yapamadı "devrim arabaları" ve battı).
bir önceki paragrafta dediğim, sonunu iyi bildiğimiz lafı aslında havada kalıyor. devrim arabası hakkında bize söylenen, kafamızın içine sokulan ilk denemesinin yapıldığı esnada bozulup, yolda kaldığıydı. halbuki, üretilen iki arabadan beyaz olanı kullanım testlerini başarıyla geçmiş, siyah olanı ise zamansızlıktan bu teste tabi tutulamamıştı. cemal gürsel'in tören esnasında siyah arabayı seçmesi ve arabanın benzin göstergesinde kaynaklanan sorundan dolayı benzininin yetersiz olması arabanın yarı yolda kalmasına neden olmuştu. bu hayal kırıklığı cemal gürsel'in hevesini kırar, kendisine muhalif grubun basını da arkasına almasıyla "pahalı ve lüzumsuz" olarak görülen bu proje aynen ortaya atıldığı gibi rafa kaldırılır. acı olan ise diğer "devrim"'in bugün bile hala tıkır tıkır çalışıyor oluşudur.
"devrim"'i sokaklarda yürütmek adına olağanüstü bir çalışma içerisinde olan mühendislerin öyküsüne aralarında en genç mühendis olan kemalettin'in çocuğunun doğumu, baş mühendis gündüz bey'in evinden ayrı kalması nedeniyle eşi suna ile yaşadığı ufak pürüzler katılarak dram dozu arttırılmış. ve bu bölümlerde de vahide gördüm'ün performansı oldukça iyi. erkek egemen kadrosu olan filmde dikkat çekici yanlardan biri olmuş. özellikle taner birsel ve selçuk yöntem başta olmak üzere tüm oyuncular ortaya güzel bir oyun dökmüş. ışık ve görüntülerin üst düzeyde olduğu filme demir demirkan'ın yazdığı prag filarmoni orkestrasının yorumladığı müzikler damgasını vuruyor ve sahneleri tamamlıyor.
ilk olarak 24 ekim'de vizyona giren film, diğer filmlerin yanında gördüğü ilgisizlikten dolayı 1 mayıs'ta tekrar gösterime girmişti. ancak toplamda beklenilen gişe elde edilemedi malesef. film, festivallerde ise birçok ödüle layık görüldü. en son monaco film festivali'nde "en iyi film" ödülünü kaptı. yakın tarihimize dair iyi bir film olmasının yanı sıra türk sinemasının son dönemdeki en güzel eserlerinden biri olan "devrim arabaları" mutlaka görülmeli.
0 yorum:
Yorum Gönder