blindness (2008)
şu sıralarda yurdum sinemalarında gösterimde olan blindness'ın yönetmeni 22. istanbul film festivali'nde de gösterilen "cidade de deus" filmi ile "en iyi yönetmen ödülü" dalında oscar'a aday olmuş fernando meirelles. nobel ödüllü josé saramago'nun aynı isimli romanından don mckellar tarafından senaryolaştırılarak beyazperdeye uyarlanan filmin başrollerinde ise julianne moore, mark ruffalo, yusuke iseya, gael garcía bernal gibi isimler var. ayrıca film 2008 cannes film festivali'nin açılış filmi olarak gösterilmişti.
trafiğin oldukça yoğun olduğu bir şehirde, kırmızı ışıkta bekleyen bir adamın gözleri ağrımaya başlar ve aniden kör olur. trafiğin felç olmasıyla beraber herkes adama yardıma koşar ve içlerinden biri şoför koltuğuna oturarak adamı evine götüreceğini söyler. adam eve varıp karısını beklemeye koyulur. karısı eve geldikten sonra ona durumdan bahseder ve hemen bir göz doktoruna giderler. bildiğimiz körlerin aksine siyah değil de heryeri bembeyaz gördüğünü söyleyen adamın gözleri sağlıklıdır ve kör olması için hiçbir sebep yoktur. ne olduğunu anlayamayan doktor da ertesi gün uyandığında kör olmuştur ve bu körlüğün bulaşıcı olduğunu artık herkes anlamıştır.
karısının da kör olmaması için onu kendinden uzak tutmaya çalışan doktor özel bir ambulans ile evinden alınır ve karantina bölgesi olarak ilan edilen büyük bir binaya götürülür. kocasını yalnız bırakmamak için herkese kör olduğun söyleyen karısı ise gittikçe kalabalıklaşan yerde herkese yardım etmekten yorulmaya başlamıştır. mekan giderek kalabalıklaştığı için yiyecek paylaşımı konusunda büyük problemler çıkar. bunlar yaşanırken bir grup adam aralarında örgütlenir ve değerli eşyalar karşılığında yiyecek vereceklerini söyler.
gittikçe karışmaya başlayan ortamda kör olmayan tek kişi olan doktorun karısı, cinayetlerin de baş gösterimesi ile artık birşeyler yapmanın zamanının geldiğini düşünür. fakat o kadar kör insanın arasında bunu yapmak kolay olmayacaktır..
oyuncu performanslarının muhteşem olduğu film tam 2 saat boyunca izleyiciyi kendine bağlamayı başarmış. ben biraz "28 days later" ve "28 weeks later" kokusu aldım sanki filmde. bu yüzden bu filmleri seven, "blindness"ı da sever diye düşünüyorum. izlenmeli.
trafiğin oldukça yoğun olduğu bir şehirde, kırmızı ışıkta bekleyen bir adamın gözleri ağrımaya başlar ve aniden kör olur. trafiğin felç olmasıyla beraber herkes adama yardıma koşar ve içlerinden biri şoför koltuğuna oturarak adamı evine götüreceğini söyler. adam eve varıp karısını beklemeye koyulur. karısı eve geldikten sonra ona durumdan bahseder ve hemen bir göz doktoruna giderler. bildiğimiz körlerin aksine siyah değil de heryeri bembeyaz gördüğünü söyleyen adamın gözleri sağlıklıdır ve kör olması için hiçbir sebep yoktur. ne olduğunu anlayamayan doktor da ertesi gün uyandığında kör olmuştur ve bu körlüğün bulaşıcı olduğunu artık herkes anlamıştır.
karısının da kör olmaması için onu kendinden uzak tutmaya çalışan doktor özel bir ambulans ile evinden alınır ve karantina bölgesi olarak ilan edilen büyük bir binaya götürülür. kocasını yalnız bırakmamak için herkese kör olduğun söyleyen karısı ise gittikçe kalabalıklaşan yerde herkese yardım etmekten yorulmaya başlamıştır. mekan giderek kalabalıklaştığı için yiyecek paylaşımı konusunda büyük problemler çıkar. bunlar yaşanırken bir grup adam aralarında örgütlenir ve değerli eşyalar karşılığında yiyecek vereceklerini söyler.
gittikçe karışmaya başlayan ortamda kör olmayan tek kişi olan doktorun karısı, cinayetlerin de baş gösterimesi ile artık birşeyler yapmanın zamanının geldiğini düşünür. fakat o kadar kör insanın arasında bunu yapmak kolay olmayacaktır..
oyuncu performanslarının muhteşem olduğu film tam 2 saat boyunca izleyiciyi kendine bağlamayı başarmış. ben biraz "28 days later" ve "28 weeks later" kokusu aldım sanki filmde. bu yüzden bu filmleri seven, "blindness"ı da sever diye düşünüyorum. izlenmeli.
2 yorum:
çok kötü bir uyarlama. bernal için bile izlenmiyor.
sen bunun romanı okumuştun dimi? doğaldır beğenmemen :)
Yorum Gönder