breakfast at tiffany's (1961)
amerikalı yazar truman capote'nin 1958 yılında yayımladığı aynı isimli romanından george axelrod tarafından senaryolaştırılarak beyazperdeye uyarlanan ve yönetmen koltuğunda blake edwards'ın olduğu filmin başrollerinde son 100 yılın en iyi giyinen kadını, moda ikonu, efsane isim gibi tabirlere sığmayacak güzellikte audrey hepburn ile george peppard, buddy ebsen, martin balsam, josé luis de villalonga gibi isimler var. film, henry mancini'ye "en iyi müzik" ve audrey hepburn'ün seslendirdiği "moon river" ile "en iyi orjinal şarkı" oscarlarını kazandırmıştır.
holly golightly, güzelliğiyle özellike zengin erkekleri kendine aşık etme potansiyeli yüksek bir kadındır. en büyük zevklerinden biri kahvesi ve yiyeceği ile birlikte new york'un ünlü ve tarihi mücevher dükkanı tiffany's'in önünde kahvaltı etmektir. geçim parasını zengin erkeklerden aldığı ufak tefek miktarlarla çıkaran holly, eskortluktan bozma bir meslek yapmaktadır. ayrıca her hafta sing sing isimli ünlü bir mafya babasının hapisane ziyaretine gidip farkında olmadan şifreli mesajlar taşımaktadır.
holly'nin yeni komşusu yazar paul varjak ise, zengin bir kadının jigololuğunu yapan oldukça yakışıklı bir adamdır. holly ve paul birbirlerini baştan arkadaş olduklarına inandırmışlar ve aralarındaki mesafeyi her zaman korumuşlardır. holly'nin parıltılı hayatına rağmen ondan uzak kalamayan paul'ün duygularıda karşılıksız değildir elbet ama bu kadar erkeğin hayran olduğu bir kadını elde etmek yine de kolay olmayacaktır.
filmde audrey hepburn "hiçbir insan göründüğü gibi değildir" sözünü o kadar benimsemiş ki, inişli çıkışlı ruh hallerini izlerken kendinizden geçebilirsiniz. "moon river" gibi bir efsaneyi içinde bulunduran bir film "breakfast at tiffany's".. fazla söze gerek yok, izlenmeli.
holly golightly, güzelliğiyle özellike zengin erkekleri kendine aşık etme potansiyeli yüksek bir kadındır. en büyük zevklerinden biri kahvesi ve yiyeceği ile birlikte new york'un ünlü ve tarihi mücevher dükkanı tiffany's'in önünde kahvaltı etmektir. geçim parasını zengin erkeklerden aldığı ufak tefek miktarlarla çıkaran holly, eskortluktan bozma bir meslek yapmaktadır. ayrıca her hafta sing sing isimli ünlü bir mafya babasının hapisane ziyaretine gidip farkında olmadan şifreli mesajlar taşımaktadır.
holly'nin yeni komşusu yazar paul varjak ise, zengin bir kadının jigololuğunu yapan oldukça yakışıklı bir adamdır. holly ve paul birbirlerini baştan arkadaş olduklarına inandırmışlar ve aralarındaki mesafeyi her zaman korumuşlardır. holly'nin parıltılı hayatına rağmen ondan uzak kalamayan paul'ün duygularıda karşılıksız değildir elbet ama bu kadar erkeğin hayran olduğu bir kadını elde etmek yine de kolay olmayacaktır.
filmde audrey hepburn "hiçbir insan göründüğü gibi değildir" sözünü o kadar benimsemiş ki, inişli çıkışlı ruh hallerini izlerken kendinizden geçebilirsiniz. "moon river" gibi bir efsaneyi içinde bulunduran bir film "breakfast at tiffany's".. fazla söze gerek yok, izlenmeli.
0 yorum:
Yorum Gönder