up (2009)
senaristliği ve yönetmenliği bob peterson ve pete docter ikilisi tarafından yapılan ve şimdilerde ülkemiz sinemalarında gösterimde olan "up", imdb top 250 listesinde 8.5 gibi sağlam bir rating ile 48. sırada yer alıyor. teen choice awards'ta "en iyi yaz filmleri"nden "komedi" kategorisinde birinciliği kucaklayan "up"ın seslendirmelerini ise christopher plummer, john ratzenberger, edward asner, delroy lindo, jordan nagai ve paul eiding gibi isimler yapıyor.
çook eskiden devasa zeplini ile güney amerika'nın vahşi doğasının bağrından kopup gelen ve birçok çocuk tarafından idol olarak benimsenen charles muntz hayranlıkları sayesinde tanışan carl ve ellie, uzun ve mutlu bir ömür yaşarlar. çocukluk hayali güney amerika'da yer alan cennet şelaleleri'nin kenarında yaşamak olan ellie, sağlığı el vermediği için carl ile mutlu bir hayat yaşadığı dönemde malesef bunu gerçekleştiremez. ellie'nin ölümü ile sarsılan ve giderek daha tozlu bir hal alan şehirleşmenin etkisiyle macera arayışına giren baloncu amcamız carl, ellie hayattayken gerçekleştiremediği maceraya atılmak için kolları sıvar.
ellie'nin anısına uçarak güney amerika'ya gitmeyi kafasına koyan carl, bir zeplini veya uçağı olmadığı için sahip olduğu balonlarını evine bağlayarak uçurmaya başlar. akılalmaz bir şekilde havalanan eviyle güney amerika semalarına doğru keyifli bir yolculuğa başlayan carl'ın sevinci, ev havadayken kapının çalması ile sona erer. kapıda duran 7-8 yaşlarındaki doğa kaşifi russell'ı peşine takan carl, çaresiz bir şekilde yolculuğuna devam eder.
fırtınalar, şimşekler, sürüden ayrılan balonlar carl'ın azmini azaltmaz ve güney amerika'ya ulaşırlar. carl ve russell cennet şelalesi'ne yürüyerek gitmeye karar verirler ve carl her ne kadar buna karşı çıksa da yolda kendilerine 2 tane de dost bulurlar. dostlarından biri büyüüük bir devekuşunu andıran rengarenk bir hayvancağızdır, ve bazı kötü niyetli insanlar (insan) tarafından yakalanmak istenmektedir. diğeri ise boynundaki elektronik tasma ile konuşma yeteneği kazanan sevimli bir köpektir. yanlarına ne kadar büyük bir belayı taktıklarını anlamadan şelaleye doğru yola çıkan ikiliyi gerçekten zorlu olaylar beklemektedir...
cannes film festivali'nin açılış filmi olarak gösterilen ilk animasyon (aynı zamanda 3d) olan film, ilk 15 dakikasında gerçekten bir dram izleyeceğine inandırıyor izleyiciyi. ben böyle kurgu, böyle senaryo, böyle ayrıntı bir wallace and gromit serisinde gördüm bir de uzun zaman sonra "up"ta. çok eğlenceli, kesinlikle izlenmeli.
çook eskiden devasa zeplini ile güney amerika'nın vahşi doğasının bağrından kopup gelen ve birçok çocuk tarafından idol olarak benimsenen charles muntz hayranlıkları sayesinde tanışan carl ve ellie, uzun ve mutlu bir ömür yaşarlar. çocukluk hayali güney amerika'da yer alan cennet şelaleleri'nin kenarında yaşamak olan ellie, sağlığı el vermediği için carl ile mutlu bir hayat yaşadığı dönemde malesef bunu gerçekleştiremez. ellie'nin ölümü ile sarsılan ve giderek daha tozlu bir hal alan şehirleşmenin etkisiyle macera arayışına giren baloncu amcamız carl, ellie hayattayken gerçekleştiremediği maceraya atılmak için kolları sıvar.
ellie'nin anısına uçarak güney amerika'ya gitmeyi kafasına koyan carl, bir zeplini veya uçağı olmadığı için sahip olduğu balonlarını evine bağlayarak uçurmaya başlar. akılalmaz bir şekilde havalanan eviyle güney amerika semalarına doğru keyifli bir yolculuğa başlayan carl'ın sevinci, ev havadayken kapının çalması ile sona erer. kapıda duran 7-8 yaşlarındaki doğa kaşifi russell'ı peşine takan carl, çaresiz bir şekilde yolculuğuna devam eder.
fırtınalar, şimşekler, sürüden ayrılan balonlar carl'ın azmini azaltmaz ve güney amerika'ya ulaşırlar. carl ve russell cennet şelalesi'ne yürüyerek gitmeye karar verirler ve carl her ne kadar buna karşı çıksa da yolda kendilerine 2 tane de dost bulurlar. dostlarından biri büyüüük bir devekuşunu andıran rengarenk bir hayvancağızdır, ve bazı kötü niyetli insanlar (insan) tarafından yakalanmak istenmektedir. diğeri ise boynundaki elektronik tasma ile konuşma yeteneği kazanan sevimli bir köpektir. yanlarına ne kadar büyük bir belayı taktıklarını anlamadan şelaleye doğru yola çıkan ikiliyi gerçekten zorlu olaylar beklemektedir...
cannes film festivali'nin açılış filmi olarak gösterilen ilk animasyon (aynı zamanda 3d) olan film, ilk 15 dakikasında gerçekten bir dram izleyeceğine inandırıyor izleyiciyi. ben böyle kurgu, böyle senaryo, böyle ayrıntı bir wallace and gromit serisinde gördüm bir de uzun zaman sonra "up"ta. çok eğlenceli, kesinlikle izlenmeli.
3 yorum:
filmi izlerken, lap top ekranından dizi izleyen karıma baktım... hüzün doldu insan... bi insan ömrünü o ilk 15* 20 dk. hayat arkadaşının önemini anlattı ki... of ya ne of... wow bi film olmuş... izlemek lazım...
filmin tamamı güzeldi ama ilk 15 dk. gerçekten ayrı bir hava katmıştı konuya. benimde gözlerim dolmadı desem yalan olur hani..
Film baştan sona mükemmeldi. Dram ve komedi bu kadar iyi harmanlanabilir. Gerek ilk 15 dakika gerekse en sonda Carl'ın eşinin günlüğünde yapacaklarım kısmına koyduğu fotoğrafları görünce sanyorum herkesin gözleri dolup taşmıştır. Mutlaka izleyin derim ayrıca soundtrack'de mükemmel (Michael Giacchino yapmıştır Ratatouille'de olduğpu gibi...)
Yorum Gönder