nick cave and the bad seeds - "dig!!! lazarus dig!!!"

geçtiğimiz senenin ocak ayının başında nette dolanırken bir anda nick cave’in sitesinde buldum ve yeni albüm müjdesini o anda aldım. zaten kafa dumanlı, zamanlaması süper oldu dedim albüm için, dinler dinler kendimden geçerim.. 3 mart’a kadar nasıl bekleyeceğim derken, şubat ayının son haftasında albüm internete düştü.

blixa bargeld’in ayrılışından sonraki ikinci albümdü bu. ilk olanı “abattoir blues & lyre of orpheus”da sound “nocturama”nın devamı gibiydi ve açıkçası blixa’nın ayrılışının sounda bence direkt bir etkisi olmamıştı. “get ready for love”, “there she goes, my beautiful world” gibi hızlı ve leziz hitlerin yanında ikinci cd’de yer alan “breathless”, “babe, you turn me on”, “easy money” gibi slow ve vurucu parçalar beni bu albüme yakın tutmuştu. 2004′te çıkan bu albümden sonra aradaki zamanda 2 soundtrack hazırladı nick baba, biri, senaryosunu da yazdığı, “the proposition” diğeri ise “the assassination of jesse james”. daha sonra dadaşlarıyla hayvanat bahçesinde dolanırken “ya biz zaten grup gibi takılıyoruz, benim adım ön planda olmayan bi proje yapalım, adı da grinderman olsun” deyip, aynı adı taşıyan albüm çıkardılar geçtiğimiz sene. garage rock tadındaki bu albüm beni başlarda pek sarmasa da dinledikçe hastası oldum.

albümü heyecanla indirdikten sonra anında dinlemeye başladım. albüme adını veren “dig lazarus dig”i zaten resmi sitelerinde dinleye dinleye hatmetmiştim. ikinci parça “today’s lesson”a geçtiğimde ise hayal kırıklığına uğradım. şimdi buraya bir parantez daha açalım; nick cave ne yapsa dinlerim, öksürse bile. yani buradaki hayal kırıklığı albümün kötü olmasından filan kaynaklanmıyor (ki kötü demek ne haddime), sadece bir nick cave & the bad seeds albümünde karşılaşmayı tahmin etmediğim bir sound diyelim. nedir bu sound derseniz, garage rock. aynen grinderman’deki gibi. zaten dinlerken yeni grinderman albümünü dinlemiş gibi oluyorum. “today’s lesson”ın girişini fena halde “depth charge ethel”e benzetmem, 4. parça olan “night of the lotus eaters” ile “grinderman”in akışındaki yakınlık bana bu hissi veren. bir de kapanış parçası olan “more news from nowhere” havası itibarıyla, eskilerden, “oh deanna”yı hatırlatıyor bana.

0 yorum: