ex drummer (2007)
herman brusselmans'ın aynı adlı romanından sinemaya koen mortier uyarlamış ve filmi yönetmiş. istismar sinemasına teğet geçen belçika yapımı bir film. başrollerinde dries van hegen, norman baert, gunter lamoot ve sam louwyck yer alıyor.
çeşitli özürlere sahip 3 tane kaybedenin bir rock grubu kurup (öyle amerikan filmlerindeki gibi uyuz rock değil ha, çatır çatır punk takılıyor abiler) yarışmaya katılma fikriyle bir araya gelişi, daha sonra baterist olarak da eski bir davulcu olan dries adındaki yazarı sıcak yatağından kaldırmalarıyla açılıyor film. bahsettiğim karakterler arasında baya bir zıtlık var. yani şöyle açayım, yazarla diğer 3 eleman arasında. arkadaşlardan bir tanesi darp suçundan ceza almış, kadınlara yönelik şiddeti içerisinde tutamayıp kadınlara yaşatan bir skinhead (koen), eşi ile oldukça geçimsiz yaşayan, o aile yaşamı içerisinde kızını kaybeden ve sağır haliyle rock star olmayı düşleyen bir gitarist (ivan) ve kel annesi, yatağa bağlı şekilde yaşayan babası ile hayatın kıyısında kalmış, kolundan sorunu olan bir eşcinsel (jan). yazar karakteri ise oldukça snob, eşiyle arasına başka kadınları alarak sex hayatını oldukça renkli kılan, tertemiz bir hayat yaşayan biri. grupta davul çalmayı kabul ederek, pragmatist bir yaklaşımla bu alt sınıftan insanların hayatlarına girmeyi ve ve o yaşamlardan malzeme çıkarmayı düşünüyor. film bu örgü içerisinde ilerlerken bir noktada aslında yazarın bu karakterleri kafasında kurguladığını ve bu yazdıklarından bir roman oluşturmayı amaçladığını anlıyoruz, ilk önce notebookuna yazar olayı daha sonra filmde görürüz aynısını. "big dick" adlı karakterin de yazarın beyninden çıkan uçarı bir karakter olduğunun farkına varıyoruz, özellikle de lafı "önemli olan uzunluğu değil işlevi" söylemine getirdiği monologlarda. final sahnesinde ise karaktelerin ölümünün ardından kendilerinin kişiliğini açığa çıkaran anahtar cümleleri söylemesiyle, filmin izleyiciyi gerçeklik duygusundan iyice kopardığına da şahit oluyoruz.
dries'in, başta olduğu gibi eski yaşantısına dönüşünü izliyoruz ayrıca final sahnesinde. hem de arkasında grup arkadaşlarının kendi pislik yaşamları içerisinde boğulmasına neden olarak. ivan'a dediği bir cümle vardı, "sizin gibiler ürememeli", bunu daha öte bir noktaya taşıyıp "sizin gibiler yaşamamalı"'ya getiriyor olayı. etkileyici bir final, ve bazı yönleriyle farklı olan bir film olmuş.
çeşitli özürlere sahip 3 tane kaybedenin bir rock grubu kurup (öyle amerikan filmlerindeki gibi uyuz rock değil ha, çatır çatır punk takılıyor abiler) yarışmaya katılma fikriyle bir araya gelişi, daha sonra baterist olarak da eski bir davulcu olan dries adındaki yazarı sıcak yatağından kaldırmalarıyla açılıyor film. bahsettiğim karakterler arasında baya bir zıtlık var. yani şöyle açayım, yazarla diğer 3 eleman arasında. arkadaşlardan bir tanesi darp suçundan ceza almış, kadınlara yönelik şiddeti içerisinde tutamayıp kadınlara yaşatan bir skinhead (koen), eşi ile oldukça geçimsiz yaşayan, o aile yaşamı içerisinde kızını kaybeden ve sağır haliyle rock star olmayı düşleyen bir gitarist (ivan) ve kel annesi, yatağa bağlı şekilde yaşayan babası ile hayatın kıyısında kalmış, kolundan sorunu olan bir eşcinsel (jan). yazar karakteri ise oldukça snob, eşiyle arasına başka kadınları alarak sex hayatını oldukça renkli kılan, tertemiz bir hayat yaşayan biri. grupta davul çalmayı kabul ederek, pragmatist bir yaklaşımla bu alt sınıftan insanların hayatlarına girmeyi ve ve o yaşamlardan malzeme çıkarmayı düşünüyor. film bu örgü içerisinde ilerlerken bir noktada aslında yazarın bu karakterleri kafasında kurguladığını ve bu yazdıklarından bir roman oluşturmayı amaçladığını anlıyoruz, ilk önce notebookuna yazar olayı daha sonra filmde görürüz aynısını. "big dick" adlı karakterin de yazarın beyninden çıkan uçarı bir karakter olduğunun farkına varıyoruz, özellikle de lafı "önemli olan uzunluğu değil işlevi" söylemine getirdiği monologlarda. final sahnesinde ise karaktelerin ölümünün ardından kendilerinin kişiliğini açığa çıkaran anahtar cümleleri söylemesiyle, filmin izleyiciyi gerçeklik duygusundan iyice kopardığına da şahit oluyoruz.
dries'in, başta olduğu gibi eski yaşantısına dönüşünü izliyoruz ayrıca final sahnesinde. hem de arkasında grup arkadaşlarının kendi pislik yaşamları içerisinde boğulmasına neden olarak. ivan'a dediği bir cümle vardı, "sizin gibiler ürememeli", bunu daha öte bir noktaya taşıyıp "sizin gibiler yaşamamalı"'ya getiriyor olayı. etkileyici bir final, ve bazı yönleriyle farklı olan bir film olmuş.
0 yorum:
Yorum Gönder