crazy love (1987)

tesadüf eseri haberim oldu bu filmin varlığından. marianne faitfull’un aynı adı taşıyan parçasına bir şeyler karalamak için sözlüğe girdiğimde bir önceki entryde bahsedilmişti filmden. ilgimi çeken yanı bukowski öykülerinden esinlenerek senaryosunun hazırlanmış olmasıydı. pek çok film var bukowski’nin senaryosuna katkıda bulunduğu, “crazy love” ise bu filmlerin kronolojisinde 3. sırada yer alıyor. kendisinin “hollywood” kitabında öyküsünü anlattığı “barfly” ile beraber. okyanusun öte tarafından ise 2. defa ele alınıyor. öncesinde “sıradan delilik öyküleri” marco ferreri tarafından çekilmişti.

belçika yapımı olan “crazy love”‘da dominique deruddere, bukowski’nin öykülerinden esinlenerek senaryoyu yazmış ve beyaz perdeye aktarmış. josse de pauw, geert hunaerts, michael pas, gene bervoets gibi isimler rol almış filmde.

3 farklı zaman diliminde geçen filmde önce chinaski karakteri ile örtüşen harry voss’un çocukluk dönemine şahit oluyoruz. izlediği filmlerden etkilenip, aşkı oldukça saf haliyle düşleyen bir çocuk olan harry, kendisini öylesine bu düşünceye kaptırmıştır ki babasının annesini evlenmek için kaçırdığını, bu yolda rakipleriyle dövüşecek kadar gözü pek olduğunu sanmaktadır. ne var ki gerçekler böyle değildir. babası alkolik bir hımbıl, annesi ise sıradan bir ev hanımıdır. harry’nin içerisinde olduğu bu çıkmazın farkına varan, kendisinden bir kaç yaş büyük olan arkadaşı duruma el koyar ve ona kadınları ve cinselliği öğretmeye kalkar.

ikinci kısımda ise cilt sorunu olan ergen harry ile karşılaşıyoruz. başta yüzünde olmak üzere sahip olduğu akneler yüzünden toplum içine çıkmaya zorlanan harry için hayat oldukça zordur. akranları, kadınlarla birebir ilişki içerisine girer o her zaman kenardaki figüran gibidir hayat sahnesinde.

üçüncü kısım ise dramanın tavana vurduğu bölüm olmuş. bir gece kulübünde yıllar sonra karşılaşan iki eski dost yine alkol dolu bir gecede cinsellik üzerine bir serüvene atılırlar.

bukowski üzerine seyretme fırsatı bulduğum filmlerden “factotum”‘da zaten sevdiğim çok roman, dadafon’un yine bukowski’nin şiirlerini besteleyerek hazırladığı şarkılarla bezenip modernize edilerek uyarlanmış, ben de çok sevmiştim. mickey rourke ve faye dunaway’in oynadığı barbet schroeder’in “barfly”‘ını ise chinaski’nin çok fazla karikatürize edildiğini düşünerek pek tutmamıştım. “crazy love” ise bu iki film arasını doldurdu benim için. bukowski sevenler mutlaka izlesin.

0 yorum: