nick and norah's infinite playlist (2008)
yönetmenliğini peter sollett'in yaptığı filmin başrollerinde juno'nun uslu çocuğu paulie bleeker'ı da canlandıran ve geleceğin başarı vaad eden isimlerinden michael sera ile kat dennings, aaron yoo, ari graynor, rafi gavron ve alexis dziena yer alıyor. rachel cohn ve david levithan'ın aynı isimli kitabından lorene scafaria tarafından senaryolaştırılan film, 2008'in izlenmeye değer filmleri arasında yerini almış olmakla beraber, bu sene gerçekleşmiş olan 8. !f istanbul afm uluslararası bağımsız filmler festivali'nde gösterilmiştir.
gaylerden oluşan bir indie-rock grubunun gay olmayan tek üyesi olan nick ayrıldığı eski kız arkadaşının acısını hala yaşamaktadır. kendini karışık cd'ler yapmaya adayan, uzun bir süre de asosyal takıldıktan sonra grup arkadaşları dev ve thom'un düzenledikleri konser için yugo'suna binip evden ayrılan nick, konser yolunu tutar. sahne aldıkları mekanda pek beğenilmezler tabi bir de aynı ortamda nick'in eski kız arkadaşı tris'in bulunduğu düşünülürse durum oldukça boktandır.
norah ise alkol komasına girmesine zerre kalmış sarhoş arkadaşı caroline ile konseri izlemeye gelmiş güzel bir kızdır. tris'le de arkadaş olan norah, tris'in "aa, erkek arkadaşın yok mu?" gibisinden sorduğu iğneleyici soru karşısında altta kalmamak için gözüne kestirdiği en yakın erkeğin yanına doğru yol alır, dudaklarına güzel bir öpücük kondurur, ve bu erkek nick'ten başkası değildir. olayın boyutu "tesadüfün böylesi" kıvamına gelmişken, norah nick'ten erkek arkadaşı gibi davranmasını rica eder ve tris fena halde morararak yeni erkek arkadaşı -ya da köpeği?!- gary ile ortamdan uzaklaşır.
aslında tüm bu karmaşa "where's fluffy" ismindeki grup içindir. o gece sahne alacak ve gençlerin gözdesi olan bu grup (grup ne görüldü, ne de duyuldu bu arada) nick ve norah'nın en sevdiği grup olmakla beraber, nerede sahne alacaklarını söylemezler ve belirli yerlere ipuçları koyarlar. bu ipuçlarından yola çıkarak konserin olduğu mekanı aramaya çalışan gençler tam bulduk derlerken, sarhoş arkadaş caroline kaybolur ve gecenin uzun bir kısmı onu aramakla geçer. ilerleyen zamanlarda babasının büyük bir plak şirketi sahibi olduğunu (zamanında jimi hendrix, beatles falan orada kayıt yapmış o derece) öğrendiğimiz norah, yarısevgilisi?! ve şu an ismini hatırlamadığım arkadaşın çıkarcı olduğunu da farkedip postayı koyduktan sonra, artık nick'le olması için hiçbir engeli kalmaz.
güzel bir new york gecesini eğlenceli bir şekilde anlatmayı başarabilmiş bir film olduğunu düşünüyorum. bazı sahnelerde nick ve norah'nın arasında geçen diyaloglar da oldukça keyifliydi. juno'yla kıyaslanmaz fakat hem müzikleri, hem oyunculukları hem de sürükleyiciliği için izlenebilecek bir film.
gaylerden oluşan bir indie-rock grubunun gay olmayan tek üyesi olan nick ayrıldığı eski kız arkadaşının acısını hala yaşamaktadır. kendini karışık cd'ler yapmaya adayan, uzun bir süre de asosyal takıldıktan sonra grup arkadaşları dev ve thom'un düzenledikleri konser için yugo'suna binip evden ayrılan nick, konser yolunu tutar. sahne aldıkları mekanda pek beğenilmezler tabi bir de aynı ortamda nick'in eski kız arkadaşı tris'in bulunduğu düşünülürse durum oldukça boktandır.
norah ise alkol komasına girmesine zerre kalmış sarhoş arkadaşı caroline ile konseri izlemeye gelmiş güzel bir kızdır. tris'le de arkadaş olan norah, tris'in "aa, erkek arkadaşın yok mu?" gibisinden sorduğu iğneleyici soru karşısında altta kalmamak için gözüne kestirdiği en yakın erkeğin yanına doğru yol alır, dudaklarına güzel bir öpücük kondurur, ve bu erkek nick'ten başkası değildir. olayın boyutu "tesadüfün böylesi" kıvamına gelmişken, norah nick'ten erkek arkadaşı gibi davranmasını rica eder ve tris fena halde morararak yeni erkek arkadaşı -ya da köpeği?!- gary ile ortamdan uzaklaşır.
aslında tüm bu karmaşa "where's fluffy" ismindeki grup içindir. o gece sahne alacak ve gençlerin gözdesi olan bu grup (grup ne görüldü, ne de duyuldu bu arada) nick ve norah'nın en sevdiği grup olmakla beraber, nerede sahne alacaklarını söylemezler ve belirli yerlere ipuçları koyarlar. bu ipuçlarından yola çıkarak konserin olduğu mekanı aramaya çalışan gençler tam bulduk derlerken, sarhoş arkadaş caroline kaybolur ve gecenin uzun bir kısmı onu aramakla geçer. ilerleyen zamanlarda babasının büyük bir plak şirketi sahibi olduğunu (zamanında jimi hendrix, beatles falan orada kayıt yapmış o derece) öğrendiğimiz norah, yarısevgilisi?! ve şu an ismini hatırlamadığım arkadaşın çıkarcı olduğunu da farkedip postayı koyduktan sonra, artık nick'le olması için hiçbir engeli kalmaz.
güzel bir new york gecesini eğlenceli bir şekilde anlatmayı başarabilmiş bir film olduğunu düşünüyorum. bazı sahnelerde nick ve norah'nın arasında geçen diyaloglar da oldukça keyifliydi. juno'yla kıyaslanmaz fakat hem müzikleri, hem oyunculukları hem de sürükleyiciliği için izlenebilecek bir film.
0 yorum:
Yorum Gönder