the prestige (2006)
hollywood'un hugh jackman, christian bale gibi karizmada aşmış ve hasta olduğum aktörlerinin yanısıra michael caine, scarlett johansson, rebecca hall, andy serkis, david bowie gibi isimlerin başrolde olduğu filmin yönetmeni christopher nolan'dır ve christopher priest'in aynı isimli romanından yine christopher nolan ve memento filminde de birlikte çalıştığı kardeşi jonathan nolan tarafından senaryolaştırılarak beyazperdeye uyarlanmıştır. imdb'den aldığı 8.3'lük puanla listenin 83. sırasına yerleşen film 2 dalda oscar'a aday gösterilip eli boş dönmüş fakat empire ödülleri'nde christopher nolan'a "en iyi yönetmen ödülü"nü kazandırmıştır.
ingiliz aksanının mükemmeliği eşliğinde güzelim 19. yy londrasında yaşayan ve birbirine inanılmaz derecede rakip olan iki sihirbazın hikayesi, bir nevi sidik yarışı. alfred ve robert isimlerindeki iki gencin arası, yaptıkları bir gösteri esnasında robert'ın karısı julia'nın ölmesi sonucu bozulur. robert karısının ölümünden alfred'i suçlar ve aralarındaki rekabet gün geçtikçe farklı bir boyuta ulaşır; intikam.
bilindiği üzre özellikle 19. yy'da sihirbazlar oldukça öneme sahiplerdi. saygıdeğer ve üstün yetenekli insanlar olarak nitelendirilen sihirbazlar her zaman tek çalışmayı seven ve daima meslektaşlarıyla rekabet içinde olan insanlardı. alfred ve robert arasındaki rekabet ise intikam duygusunun da yer aldığı bir sidik yarışı olarak adlandırılmalı. alfred'in ünlü "yer değiştiren adam" gösterisini izledikten sonra "nasıl?" sorusu beyninin içinde gezinirken bir yandan "ben de yapmalıyım!" düşüncesi robert'ın uykularını kaçırmaktadır. tüm hayatı bir komplo üzerine kurulu olan alfred ise cinayet suçundan yargılandığı vakit hapisanede olduğu için kızının ortada kalmamasını ister ve bu büyük sırrını açıklaması gerektiğinin farkındadır.
mesleğine hayatını adamış iki adamın hikayesinden bahsediyoruz. ve bu iki adam alfred-robert olmaktan çıkıp alfred-alfred olunca filmin tamamı kafamıza dank etmiş oluyor. zaman içinde gidip gelen film son yarım saatinde aksiyonu arttırarak ilk 1 saatte anlamadığımız tüm olayları adeta bir kilit gibi açıyor. hiç sevmediğim fakat sürekli yaptığım film kıyaslamasında the illusionist ile karşılaştırıyorum prestiji. ama iki filmin de kusursuz olduğundan olsa gerek çıkmazda kalıyorum. izlenmeli.
"her sihirbazlık numarası üç bölüm ya da perdeden oluşur. birinci bölüme vaad denir. sihirbaz, size sıradan birşey gösterir. iskambil kağıdı, bir kuş veya bir insan. bu nesneyi size gösterir. son derece gerçek, üzerinde oynanmamış, normal birşey olduğunu görmeniz için nesneyi incelemenizi ister. fakat gerçekte böyle olmayacaktır. ikinci perdeye dönüştürme denir. sihirbaz olağan bir nesneyi alır ve onu olağanüstü bir şeye dönüştürür. henüz alkışlamazsınız çünkü birşeyi yoketmek yeterli değilidir. onu geri getirmeniz gerekir. işte bu yüzden her sihirbazlık numarasında üçüncü bir perde bulunur. yani en zor bölüm.bizlerin deyimiyle prestij bölümü... şu anda sırrı arıyorsunuz ama onu bulamazsınız. çünkü siz sır değil kandırılmak istiyorsunuz."
ingiliz aksanının mükemmeliği eşliğinde güzelim 19. yy londrasında yaşayan ve birbirine inanılmaz derecede rakip olan iki sihirbazın hikayesi, bir nevi sidik yarışı. alfred ve robert isimlerindeki iki gencin arası, yaptıkları bir gösteri esnasında robert'ın karısı julia'nın ölmesi sonucu bozulur. robert karısının ölümünden alfred'i suçlar ve aralarındaki rekabet gün geçtikçe farklı bir boyuta ulaşır; intikam.
bilindiği üzre özellikle 19. yy'da sihirbazlar oldukça öneme sahiplerdi. saygıdeğer ve üstün yetenekli insanlar olarak nitelendirilen sihirbazlar her zaman tek çalışmayı seven ve daima meslektaşlarıyla rekabet içinde olan insanlardı. alfred ve robert arasındaki rekabet ise intikam duygusunun da yer aldığı bir sidik yarışı olarak adlandırılmalı. alfred'in ünlü "yer değiştiren adam" gösterisini izledikten sonra "nasıl?" sorusu beyninin içinde gezinirken bir yandan "ben de yapmalıyım!" düşüncesi robert'ın uykularını kaçırmaktadır. tüm hayatı bir komplo üzerine kurulu olan alfred ise cinayet suçundan yargılandığı vakit hapisanede olduğu için kızının ortada kalmamasını ister ve bu büyük sırrını açıklaması gerektiğinin farkındadır.
mesleğine hayatını adamış iki adamın hikayesinden bahsediyoruz. ve bu iki adam alfred-robert olmaktan çıkıp alfred-alfred olunca filmin tamamı kafamıza dank etmiş oluyor. zaman içinde gidip gelen film son yarım saatinde aksiyonu arttırarak ilk 1 saatte anlamadığımız tüm olayları adeta bir kilit gibi açıyor. hiç sevmediğim fakat sürekli yaptığım film kıyaslamasında the illusionist ile karşılaştırıyorum prestiji. ama iki filmin de kusursuz olduğundan olsa gerek çıkmazda kalıyorum. izlenmeli.
"her sihirbazlık numarası üç bölüm ya da perdeden oluşur. birinci bölüme vaad denir. sihirbaz, size sıradan birşey gösterir. iskambil kağıdı, bir kuş veya bir insan. bu nesneyi size gösterir. son derece gerçek, üzerinde oynanmamış, normal birşey olduğunu görmeniz için nesneyi incelemenizi ister. fakat gerçekte böyle olmayacaktır. ikinci perdeye dönüştürme denir. sihirbaz olağan bir nesneyi alır ve onu olağanüstü bir şeye dönüştürür. henüz alkışlamazsınız çünkü birşeyi yoketmek yeterli değilidir. onu geri getirmeniz gerekir. işte bu yüzden her sihirbazlık numarasında üçüncü bir perde bulunur. yani en zor bölüm.bizlerin deyimiyle prestij bölümü... şu anda sırrı arıyorsunuz ama onu bulamazsınız. çünkü siz sır değil kandırılmak istiyorsunuz."
2 yorum:
güzel olmuş filmin prestige kısmıda :D izlenmesi gereken bir film... ama herkese hitap etmiyor...
evet, sihri sevenlere..
Yorum Gönder