dead men walking (2005)

senaryosu mike watt’ın kaleminden çıkan filmi peter mervis yönetmiş. başrollerinde bay bruner, griff furst, chriss anglin ve bobby james yer alıyor.

isim itibarıyla tim robbins’in 95 tarihli filmi “dead man walking”i andıran film adına yönelik olarak bir hapishanede geçiyor (idam mahkumlarına dead man walking deniliyor). son dönem zombie filmlerinden alışıla geldiği üzere yine ortada bir virüs vakası var. bu virüs insan vücüduna girdiğinde zehirlenme yoluyla ölüme ve sonra tekrar dirilişe yol açıyor. klasik olarak araştırma laboratuarından çıkıp yayılmaya başlıyor tabii ki. buradaki virüs tipi, danny boyle’nin 2002 tarihli “28 days later…” filmindekiyle büyük benzerlik taşıyor. şöyle ki, virüs insanlara vücut salgıları yoluyla bulaşıyor, kan, ter, idrar vesaire… ve insanlar ölüp zombieye dönüştükten sonra yine “28 days later…”‘daki gibi koşma yeteneğine sahip. anlaşılan danny boyle’nin koşan zombielerinden oldukça etkilenilmiş bu filmde. bana pek çekici gelmiyor bu zombie türü, avının peşinde ayaklarını sürüye sürüye yürüyen, et yeme sevdasıyla homur homur sesler çıkaran zombieler daha fazla ürkütücü ve gerçekçi? geliyor.

temposu oldukça yüksek başlayan filmin açılış sahnesinde zombie istilasına uğrayan bir karakter görüyoruz. virüsü kaptıktan sonra laboratuardan virüsün kaçırıldığını söylüyor ancak, karakterin laboratuar ile alakasını anlayamıyoruz. açıkçası bu kısımlar biraz karanlıkta kalıyor. zombieleri öldürmekten dolayı tutuklanıp hapishaneye tıkıldığında taşıdığı virüs hapishaneye yayılıyor ve olaylar başlıyor. virüsün tehlikesinden haberdar olan cdc’den bir bayan yetkili hapishaneye gelip burasının bilinçli olarak seçildiğini ve karantina bölgesi ilan edildiğini açıklıyor. yetkilinin hapishane yönetimiyle beraber virüs tehlikesinden kurtulmaya çabalarken ısırılmış olan mahkumu karantina bölgesinden dışarıya çıkarma uğraşı ise fazlasıyla çatışma yaratmış göreviyle.

finalinde ise romero’nun “night of the living dead”‘ine bariz bir şekilde gönderme olan film izleyene 82 dakika boyunca bolca kan, iç organ ve yamyamlık vaadediyor.


1 yorum:

FearDrop | 23 Şubat 2009 00:06

içimizi dışımızı vampir / zombie yaptınız bu h.sonu.. :)